Başbakan Erdoğan, evinin altındaki ofisinde dinleme cihazı bulunduğunu söyledi. Erdoğan 34 kişinin öldürüldüğü Uludere ile ilgili ise “Karar çıksın görelim. Üzerine gidiyoruz” dedi
ANKARA Milliyet
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam Erdoğan, NTV-Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Erdoğan, “Kuvvetler ayrılığına gerçekten karşı mısınız?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türkiye’de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse sağa sola çekmesin. İçerikle yaşadığımız sıkıntıları dile getirdim. Sorumluluk altında olan biziz. Kuvvetler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargının, Anayasa ve yasalarda belirlenmiş bir hareket alanı vardır. Hepsinin alanı belli. Yargı bazen yasamanın da yürütmenin de alanına müdahale etti. 367 olayı yaşadık ki, Cumhurbaşkanı ile ilgili konuda yargı, Meclis’e, yasama organına müdahil oldu. 411 olayı yaşadık. Anayasa Mahkemesi, yargı buna müdahil oldu. Galataport’un satışında yargının yapacağı nedir? ’Siz bu satışı bu şartlarda yapamazsınız?’ Nedir eksik, söylersin. Ama bana ’yapamazsın’ diyemezsin. Yapmamı engelleyen bir yasa maddesi yok. Asla ve kata yasama, yürütme ve yargının buradaki yetki ihlaline karşı oluşumuzdur, bunun dışında herhangi bir şey değildir”
KIYAMET ŞİRİNCE’DE
“Kuvvetler ayrılığı açıklamanızın ardından adeta kıyamet koptu” denilmesi üzerine Erdoğan, “Kıyamet moda oldu bu ara zaten. Şirince’de de kıyamet kopuyor, nasıl bir kıyametse” diye espri yaptı.
Başkanlık sistemi tartışmalarını da değerlendiren Erdoğan, başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının kalkmadığını söyledi. Erdoğan, “ABD’de ikili sistem var. Başkan olarak bir helikopter satışını bile yapamazsınız. Atatürk döneminde yetki Meclis‘a bağlanmıştı. Arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazı” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “‘kuvvetler ayrılığı için demokrasinin temel ilkesidir’ dedi” sorusu üzerine ise “aynı şeyi düşünüyoruz. Farklı bir şey söylemedim ben” dedi.
ARINÇ’I ELEŞTİRDİ
Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın BDP’li Gültan Kışanak için söylediği “DiyarbakırCezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki, ben de aklıma gelse dağa çıkardım” sözlerini eleştirdi. Erdoğan şöyle konuştu:
“Bir yanlış bir başka yanlışla düzeltilemez. Her zaman söylediğim bir şey var, burada bir kan varsa bunu kanla temizleyemezsiniz, pisliği pislikle temizleyemezsiniz, daha pis olur. Bu adımı iyi atmamız lazım. Bizim yolumuz bu değil. Değerlerimizin içinde yol hiçbir zaman bu değildir. İkna yollarını seçeceğiz. Bunları merkeze, doğru yola çekebiliyorsak ne mutlu bize.”
Diyarbakır Cezaevi ile ilgili kanaatlerini daha önceden açıkladığını dile getiren Erdoğan, “Bunları ben lanetle kınamışımdır. O işkenceleri ben de gördüm. Hiçbir zaman çıkıp da meydanlarda bunları söylemedim” diye konuştu.
KARARI BİR GÖRELİM
Sürekli Uludere’nin gündeme getirilmesini eleştiren Erdoğan şunları söyledi:
“Bunu söyleyenler Başbağları, Bingöl’ü konuşmuyor. TSK bazı imtihanlardan geçt. Uludere görüntülerini izledim. Ya o ya o (kacakçı veya terörist). Orası terörist bölgesi. Yetkililer üstlerine sormuşlar. Hata payı her zaman olur. (Siviller öldü denmesi üzerine) Terör örgütünün mensubu da sivildir. Sivil görüntünün altında teröristtir. 34’te 34’ün böyle mi olduğuna yönelik yargı kararına bakmamız lazım. Karar çıksın görelim. Üzerine gidiyoruz. (Özür olabir mi? sorusu üzerine) Her şey olabilir. İlla terör örgütü özür dile diyor. (özür dileyebilirsiniz mi? sorusu üzerine) Niye olmasın. Duygusallığı paylaşmasak ne eşimi ne kızımı oraya gönderirdim. Paylaşıyorum ki gönderdim. Tazminat ödedik. Bir iyi niyet ortaya koyuyuruz. İstismarın boyutunu gösteriyor.Genelkurmay Başkanımız üzüntüsünü belirttiği gibi sorumluluğunu askeri yargıyı devreye sokarak yaptı. Kan üzerinden ölümler üzerinden kimse beslenmesin”
ÖYLE CESUR DEĞİLİM
“Ergenekon davaları devam ediyor. Silivri de adil yargılama yapılıyor mu?” sorusunu Erdoğan, “Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim. Anayasanın ilgili maddesini göz göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Yargılama süreci devam ediyor” yanıtı verdi. Davalara yönelik TSK’nın bakışının sorulması üzerine Erdoğan, “silahlı kuvvetlerin şüphesiz rahatsızlıkları var” dedi. Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda önceden açıklamaları olduğunu belirten Erdoğan, “tutuksuz yargılanmayı benimsedim ve onu söyledim. Onun ötesine geçemem” dedi.
Tutuklu vekillere tahliye sözü vermediklerini belirten Erdoğan, “Ana muhalefetin genel başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi göstererek bizi zan altına sokmaya çalışıyor” dedi.
İŞKENCE GÖRDÜM
“Cinayetler kozmik odalarda hazırlanıyor dendi? Devletteki derin yapı tasfiye edildi mi?” denilmesi üzerine Erdoğan, “Tamamen temizlendiği diye bir iddianın içinde olamayız. Değişik şeyler var. Derin yapının sıfırlandığı bir ülkeyi söylemek mümkün değil.
ABD’de de Rusya’da. Her ülkede bu tür yapılanmalar olur. Bunlar kalıcıdırlar. Biz derin devletteki yapıya nüfuz ederek zararı azalttık. Nimet Hanımın açıklanmasıyla ilgili olarak bu tür infazları duyduk” diye konuştu. Kendisinin de işkence gördüğünü belirten Erdoğan “O işkenceyi ben de gördüm. Çıkıp meydanlara söylemedim. Hapise gidince birçok arkadaşlarım işkenceye uğradı.?Gece yarısı yaptılar. 98-99-2000’de ben de işkence gördüm” dedi.
ABDULLAH BEY HASSAS
“Özal zehirlendi mi?” sorusu üzerine Erdoğan, “O kunu beni ciddi manada üzüyor. Semra Hanım ve Ahmet Beyle görüştüm. Cumhurbaşkanımız kafalardaki bulanıkları gidermek için DDK’yı devreye soktu” dedi. “Size oldu mu?” sorusu üzerine Erdoğan, “Bazıları oldu diyor. İlk zamanlarda yemeklerle ilgilenenlere çeşnicibaşı dediler, yemekhane ile ilgili dediler. Hiç alakası yok” dedi.
“Genelkurmay Başkanı yemeklerini evden getirmiş. Size ya da Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” denmesi üzerine “Doğru. Abdullah Bey de hassastır” dedi.
“Siz eşinize mi kontrol ettirirsiniz?” denmesi üzerine Erdoğan, “O kadar da değil eşim zehirlenene kadar ben zehirleneyim. Eşim benden önce ölmesin. Eşimden önce öleyim. Eşim ölürse bana kim bakacak” dedi.
OFİSİMDE DİNLENDİM
Fişlenme ve dinlenme tartışmalarıyla ilgili olarak Erdoğan, “Hozat konusunda inceleme sürüyor. Daha neticelenmiş değil. Derin devlet meselesi dedik ya. Bazı devletin kurumları arasında ciddi yanlış alışkanlıklar var. Tamamen bunu atamıyorsunuz. Dinleme de buna dahil. Tamamen kazınmış değil. Ben de dahil bu dinleme bitmemiştir” dedi.
‘Engelleyemiyorsanız niye ordasınız’ eleştirisi olduğunu belirten Erdoğan, “Sistemi nereden düzeltmeye kalkarsanız kalkın yamalı bohça oluyor. Makama böcek koydular, koymadılar. Bilemezsiniz. En yakınıza yapıyorlar. Evimin altındaki ofisimde. Bu tür şeyler ne yazık ki oluyor. Bütün tedbirlere rağmen oluyor. Sayın Baykal ile ilgili olay. Derin devlet boş durmuyor” diye konuştu. “Baykal kasedini kimin yaptığını buldular mı?” sorusu üzerine “Teknolojinin getirdiği bir felaket var. O gece Meclis’te olmamış olsam devam edip gidecekti. Baykal bu hassiyetimi anlayamadı” dedi.
Erdoğan, “Kuvvetler ayrılığına gerçekten karşı mısınız?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türkiye’de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse sağa sola çekmesin. İçerikle yaşadığımız sıkıntıları dile getirdim. Sorumluluk altında olan biziz. Kuvvetler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargının, Anayasa ve yasalarda belirlenmiş bir hareket alanı vardır. Hepsinin alanı belli. Yargı bazen yasamanın da yürütmenin de alanına müdahale etti. 367 olayı yaşadık ki, Cumhurbaşkanı ile ilgili konuda yargı, Meclis’e, yasama organına müdahil oldu. 411 olayı yaşadık. Anayasa Mahkemesi, yargı buna müdahil oldu. Galataport’un satışında yargının yapacağı nedir? ’Siz bu satışı bu şartlarda yapamazsınız?’ Nedir eksik, söylersin. Ama bana ’yapamazsın’ diyemezsin. Yapmamı engelleyen bir yasa maddesi yok. Asla ve kata yasama, yürütme ve yargının buradaki yetki ihlaline karşı oluşumuzdur, bunun dışında herhangi bir şey değildir”
KIYAMET ŞİRİNCE’DE
“Kuvvetler ayrılığı açıklamanızın ardından adeta kıyamet koptu” denilmesi üzerine Erdoğan, “Kıyamet moda oldu bu ara zaten. Şirince’de de kıyamet kopuyor, nasıl bir kıyametse” diye espri yaptı.
Başkanlık sistemi tartışmalarını da değerlendiren Erdoğan, başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının kalkmadığını söyledi. Erdoğan, “ABD’de ikili sistem var. Başkan olarak bir helikopter satışını bile yapamazsınız. Atatürk döneminde yetki Meclis‘a bağlanmıştı. Arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazı” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “‘kuvvetler ayrılığı için demokrasinin temel ilkesidir’ dedi” sorusu üzerine ise “aynı şeyi düşünüyoruz. Farklı bir şey söylemedim ben” dedi.
ARINÇ’I ELEŞTİRDİ
Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın BDP’li Gültan Kışanak için söylediği “DiyarbakırCezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki, ben de aklıma gelse dağa çıkardım” sözlerini eleştirdi. Erdoğan şöyle konuştu:
“Bir yanlış bir başka yanlışla düzeltilemez. Her zaman söylediğim bir şey var, burada bir kan varsa bunu kanla temizleyemezsiniz, pisliği pislikle temizleyemezsiniz, daha pis olur. Bu adımı iyi atmamız lazım. Bizim yolumuz bu değil. Değerlerimizin içinde yol hiçbir zaman bu değildir. İkna yollarını seçeceğiz. Bunları merkeze, doğru yola çekebiliyorsak ne mutlu bize.”
Diyarbakır Cezaevi ile ilgili kanaatlerini daha önceden açıkladığını dile getiren Erdoğan, “Bunları ben lanetle kınamışımdır. O işkenceleri ben de gördüm. Hiçbir zaman çıkıp da meydanlarda bunları söylemedim” diye konuştu.
KARARI BİR GÖRELİM
Sürekli Uludere’nin gündeme getirilmesini eleştiren Erdoğan şunları söyledi:
“Bunu söyleyenler Başbağları, Bingöl’ü konuşmuyor. TSK bazı imtihanlardan geçt. Uludere görüntülerini izledim. Ya o ya o (kacakçı veya terörist). Orası terörist bölgesi. Yetkililer üstlerine sormuşlar. Hata payı her zaman olur. (Siviller öldü denmesi üzerine) Terör örgütünün mensubu da sivildir. Sivil görüntünün altında teröristtir. 34’te 34’ün böyle mi olduğuna yönelik yargı kararına bakmamız lazım. Karar çıksın görelim. Üzerine gidiyoruz. (Özür olabir mi? sorusu üzerine) Her şey olabilir. İlla terör örgütü özür dile diyor. (özür dileyebilirsiniz mi? sorusu üzerine) Niye olmasın. Duygusallığı paylaşmasak ne eşimi ne kızımı oraya gönderirdim. Paylaşıyorum ki gönderdim. Tazminat ödedik. Bir iyi niyet ortaya koyuyuruz. İstismarın boyutunu gösteriyor.Genelkurmay Başkanımız üzüntüsünü belirttiği gibi sorumluluğunu askeri yargıyı devreye sokarak yaptı. Kan üzerinden ölümler üzerinden kimse beslenmesin”
ÖYLE CESUR DEĞİLİM
“Ergenekon davaları devam ediyor. Silivri de adil yargılama yapılıyor mu?” sorusunu Erdoğan, “Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim. Anayasanın ilgili maddesini göz göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Yargılama süreci devam ediyor” yanıtı verdi. Davalara yönelik TSK’nın bakışının sorulması üzerine Erdoğan, “silahlı kuvvetlerin şüphesiz rahatsızlıkları var” dedi. Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda önceden açıklamaları olduğunu belirten Erdoğan, “tutuksuz yargılanmayı benimsedim ve onu söyledim. Onun ötesine geçemem” dedi.
Tutuklu vekillere tahliye sözü vermediklerini belirten Erdoğan, “Ana muhalefetin genel başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi göstererek bizi zan altına sokmaya çalışıyor” dedi.
İŞKENCE GÖRDÜM
“Cinayetler kozmik odalarda hazırlanıyor dendi? Devletteki derin yapı tasfiye edildi mi?” denilmesi üzerine Erdoğan, “Tamamen temizlendiği diye bir iddianın içinde olamayız. Değişik şeyler var. Derin yapının sıfırlandığı bir ülkeyi söylemek mümkün değil.
ABD’de de Rusya’da. Her ülkede bu tür yapılanmalar olur. Bunlar kalıcıdırlar. Biz derin devletteki yapıya nüfuz ederek zararı azalttık. Nimet Hanımın açıklanmasıyla ilgili olarak bu tür infazları duyduk” diye konuştu. Kendisinin de işkence gördüğünü belirten Erdoğan “O işkenceyi ben de gördüm. Çıkıp meydanlara söylemedim. Hapise gidince birçok arkadaşlarım işkenceye uğradı.?Gece yarısı yaptılar. 98-99-2000’de ben de işkence gördüm” dedi.
ABDULLAH BEY HASSAS
“Özal zehirlendi mi?” sorusu üzerine Erdoğan, “O kunu beni ciddi manada üzüyor. Semra Hanım ve Ahmet Beyle görüştüm. Cumhurbaşkanımız kafalardaki bulanıkları gidermek için DDK’yı devreye soktu” dedi. “Size oldu mu?” sorusu üzerine Erdoğan, “Bazıları oldu diyor. İlk zamanlarda yemeklerle ilgilenenlere çeşnicibaşı dediler, yemekhane ile ilgili dediler. Hiç alakası yok” dedi.
“Genelkurmay Başkanı yemeklerini evden getirmiş. Size ya da Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” denmesi üzerine “Doğru. Abdullah Bey de hassastır” dedi.
“Siz eşinize mi kontrol ettirirsiniz?” denmesi üzerine Erdoğan, “O kadar da değil eşim zehirlenene kadar ben zehirleneyim. Eşim benden önce ölmesin. Eşimden önce öleyim. Eşim ölürse bana kim bakacak” dedi.
OFİSİMDE DİNLENDİM
Fişlenme ve dinlenme tartışmalarıyla ilgili olarak Erdoğan, “Hozat konusunda inceleme sürüyor. Daha neticelenmiş değil. Derin devlet meselesi dedik ya. Bazı devletin kurumları arasında ciddi yanlış alışkanlıklar var. Tamamen bunu atamıyorsunuz. Dinleme de buna dahil. Tamamen kazınmış değil. Ben de dahil bu dinleme bitmemiştir” dedi.
‘Engelleyemiyorsanız niye ordasınız’ eleştirisi olduğunu belirten Erdoğan, “Sistemi nereden düzeltmeye kalkarsanız kalkın yamalı bohça oluyor. Makama böcek koydular, koymadılar. Bilemezsiniz. En yakınıza yapıyorlar. Evimin altındaki ofisimde. Bu tür şeyler ne yazık ki oluyor. Bütün tedbirlere rağmen oluyor. Sayın Baykal ile ilgili olay. Derin devlet boş durmuyor” diye konuştu. “Baykal kasedini kimin yaptığını buldular mı?” sorusu üzerine “Teknolojinin getirdiği bir felaket var. O gece Meclis’te olmamış olsam devam edip gidecekti. Baykal bu hassiyetimi anlayamadı” dedi.
Patriotlar Maraş Adana ve Antep’e
Başbakan Erdoğan, Patriotların Kahramanmaraş, Adana ve Gaziantep’e konuşlandırılacağını söyledi. Erdoğan, HP’yi, bu konudaki tutumu nedeniyle eleştirdi ve NATO’nun üye ülkelerin savunmalarına destek verme görevini anımsattı.
DAHA İYİ FİYAT ÇIKABİLİRDİ
Başbakan Erdoğan, Koç ve Ülker gruplarının kazandığı otoyol özelleştirme ihalesi için “Belki daha iyi bir fiyat da çıkabilirdi. Değerlendirmelerimize göre günümüz şartları içerisinde Telekom’dan sonra gayet iyi bir fiyat. Devletçilik ve özelleştirme falan bu süreç, en önemli ispatlardan biri budur. Bir de Halk Bankası’nın yüzde 23’ünün özelleştirmesidir. Biz 2013’e çok daha iyi giriyoruz demektir. Burada bir adım atıldı. Yüzde 20’si peşin. 4 taksitte de ödenecek kalanı. Fakat önemli olan şey şu. Bakımı, onarımı bunların hepsi bu konsorsiyuma ait. Tüm buralardaki zamlarla ilgili olarak da enflasyon neyse bu oranda artış. İstediğim kadar artış gibi bir tasarruf yetkisi yok” dedi.
Başbakan Erdoğan, Koç ve Ülker gruplarının kazandığı otoyol özelleştirme ihalesi için “Belki daha iyi bir fiyat da çıkabilirdi. Değerlendirmelerimize göre günümüz şartları içerisinde Telekom’dan sonra gayet iyi bir fiyat. Devletçilik ve özelleştirme falan bu süreç, en önemli ispatlardan biri budur. Bir de Halk Bankası’nın yüzde 23’ünün özelleştirmesidir. Biz 2013’e çok daha iyi giriyoruz demektir. Burada bir adım atıldı. Yüzde 20’si peşin. 4 taksitte de ödenecek kalanı. Fakat önemli olan şey şu. Bakımı, onarımı bunların hepsi bu konsorsiyuma ait. Tüm buralardaki zamlarla ilgili olarak da enflasyon neyse bu oranda artış. İstediğim kadar artış gibi bir tasarruf yetkisi yok” dedi.
Bizde kadınlara el kalkmaz
Erdoğan, ayrıldığı eşinden dayak yiyen Ak Parti Milletvekili Fatma Kotan’la görüşüp görüşmediği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Görüştüm. Biz bu konuda insan olarak alınabilecek tedbirler nelerse, dünya genelindeki uygulamalardan da hareketle azamisini alıyoruz. Kadına şiddette Türkiye oran itibarıyla artmıyor. Eksiliyor ama şöyle bir durum var. Geçmişte bunun medya takibi yoktu. Görünürlüğü arttığı için bir, yüz oluyor, bin oluyor. Algılamada sıkıntı yaşıyoruz. Geçmişte istatistiki bilgileri falan yayınlanmıyordu. Ama şimdi istatiki bilgileri yayımlanıyor. Biz Müslümanız. Bizim dinimizde kadına kalkıp da şiddet uygulayamazsın, el kaldıramazsın, vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz.”
Erdoğan, ayrıldığı eşinden dayak yiyen Ak Parti Milletvekili Fatma Kotan’la görüşüp görüşmediği sorusuna şu yanıtı verdi:
“Görüştüm. Biz bu konuda insan olarak alınabilecek tedbirler nelerse, dünya genelindeki uygulamalardan da hareketle azamisini alıyoruz. Kadına şiddette Türkiye oran itibarıyla artmıyor. Eksiliyor ama şöyle bir durum var. Geçmişte bunun medya takibi yoktu. Görünürlüğü arttığı için bir, yüz oluyor, bin oluyor. Algılamada sıkıntı yaşıyoruz. Geçmişte istatistiki bilgileri falan yayınlanmıyordu. Ama şimdi istatiki bilgileri yayımlanıyor. Biz Müslümanız. Bizim dinimizde kadına kalkıp da şiddet uygulayamazsın, el kaldıramazsın, vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz.”
Sosyal medya hassas olsun
Asker intiharları konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’den bilgi aldığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu intiharların birçok sebebi var. Ağırlıkla er erbaşlar içerisinde oluyor. Genelkurmay Başkanı da açıkladı; Türkiye aslında çok çok gerilerde. ABD mesela bir numara. A’dan Z’ye inceletiyoruz.Son 10 yılda yarı yarıya bu olayların azaldığını görüyoruz. Son bir yılda binin üzerindeyken yüz küsura falan hatta doksana kadar düşmüş vaziyette. Darp diyorlar, şiddet diyorlar. 750 bin kişilik bir ordu. Bu ordu içinde gelenin gidenin durumunu düşünelim. Mesela üsteğmen hanımla ilgili bir şeyler konuşuluyor. Bunlarla ilgili bazı açıklamalar isteniyor ama nedenini açıklamak durumunda değiller. Açıklayan yerler bellidir. Yargı içerisinde incelemeleri de yapılıyor. O bilgiler oradan da alınır. Bazı yaklaşımları medyada doğru bulmuyorum. TSK‘ya karşı bir oyun olarak görüyorum. Askerin içinde bu intiharlar oluyor da dışarıda olmuyor mu. Bunlar çok çirkin şeyler. Ricam; daha hassas olmamız lazım, hele hele sosyal medya.”
Asker intiharları konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’den bilgi aldığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu intiharların birçok sebebi var. Ağırlıkla er erbaşlar içerisinde oluyor. Genelkurmay Başkanı da açıkladı; Türkiye aslında çok çok gerilerde. ABD mesela bir numara. A’dan Z’ye inceletiyoruz.Son 10 yılda yarı yarıya bu olayların azaldığını görüyoruz. Son bir yılda binin üzerindeyken yüz küsura falan hatta doksana kadar düşmüş vaziyette. Darp diyorlar, şiddet diyorlar. 750 bin kişilik bir ordu. Bu ordu içinde gelenin gidenin durumunu düşünelim. Mesela üsteğmen hanımla ilgili bir şeyler konuşuluyor. Bunlarla ilgili bazı açıklamalar isteniyor ama nedenini açıklamak durumunda değiller. Açıklayan yerler bellidir. Yargı içerisinde incelemeleri de yapılıyor. O bilgiler oradan da alınır. Bazı yaklaşımları medyada doğru bulmuyorum. TSK‘ya karşı bir oyun olarak görüyorum. Askerin içinde bu intiharlar oluyor da dışarıda olmuyor mu. Bunlar çok çirkin şeyler. Ricam; daha hassas olmamız lazım, hele hele sosyal medya.”
Esad, er veya geç gidecek
Başbakan Erdoğan, Suriye lideri Esad’ın hala görevde olduğunun anımsatılması üzerine, “Suriye ile ilgili olarak Esed’in siyasi ömrü ile ilgili süre vermedim ama gidicidir, dedim. Şimdi de söylüyorum, er veya geç gidicidir. Bir halk sizi kabullenmiyorsa, siz orada iktidarda kalamazsınız” dedi. Erdoğan, Obama ile de konuyu görüşeceğini belirtti. Erdoğan, İran Genelkurmay Başkanı’nın Patriotlarla ilgili açıklaması için de, “Saçmalıyor, cevap vermem gereksiz bir şey. Kim adına konuşuyor, belli değil. Cumhurbaşkanı, kendi düşüncelerini söylüyor diyor. Kim kim adına konuşuyor, söylem kimdedir, bilinmediği için de bunlar konuşulup devam ediyor” diye konuştu. Erdoğan, Irak hükümetini de eleştirirken, ülkenin bölünmesini temenni etmediklerini ancak merkezi yönetimin Türkiye’yi bile tehdit ettiğini, Kuzey Irak’la Türkiye ilişkilerini sorguladığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, Suriye lideri Esad’ın hala görevde olduğunun anımsatılması üzerine, “Suriye ile ilgili olarak Esed’in siyasi ömrü ile ilgili süre vermedim ama gidicidir, dedim. Şimdi de söylüyorum, er veya geç gidicidir. Bir halk sizi kabullenmiyorsa, siz orada iktidarda kalamazsınız” dedi. Erdoğan, Obama ile de konuyu görüşeceğini belirtti. Erdoğan, İran Genelkurmay Başkanı’nın Patriotlarla ilgili açıklaması için de, “Saçmalıyor, cevap vermem gereksiz bir şey. Kim adına konuşuyor, belli değil. Cumhurbaşkanı, kendi düşüncelerini söylüyor diyor. Kim kim adına konuşuyor, söylem kimdedir, bilinmediği için de bunlar konuşulup devam ediyor” diye konuştu. Erdoğan, Irak hükümetini de eleştirirken, ülkenin bölünmesini temenni etmediklerini ancak merkezi yönetimin Türkiye’yi bile tehdit ettiğini, Kuzey Irak’la Türkiye ilişkilerini sorguladığını kaydetti.
ODTÜ’deki hocalara yanıt:
Yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa ülkemiz batmış
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) Göktürk-2 uydusunu fırlatılması törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davet edilmemesiyle ilgili sorulara da yanıt verdi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün davet edilmemesine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Davet tamamen bizim dışımızdadır. TÜBİTAK’ın davet listesidir, her şey onundur. TÜBİTAK Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüşüp bunun kararını vermiş olsaydı, çok daha isabetli olurdu. Cumhurbaşkanımız gelir ya da gelmezdi, onun tasarrufudur. Ama bunu da medya bilmiyor, zannediyor ki bizim tarafımızdan böyle bir şey yapılmış. Bunun faturasını bize kesmeye çalışıyorlar. Organizasyon tamamen TÜBİTAK’a aittir ve onun merkezinde, ev sahipliğinde yapılmıştır. Bunun da özellikle bilinmesini isterim.”
Erdoğan, “Polis ODTÜ’de orantısız güç kullanıldı mı?” sorusu üzerine, bu üniversitenin yönetimini anlamadığını belirterek, “Bu üniversitenin yönetimi samimi değil, bu kadar açık konuşuyorum” dedi. Erdoğan, “Allah aşkına soruyorum size, bir üniversite genci veya gençleri böyle bir toplantının yapıldığı yeri protesto adı altında taşlayabilir mi? Bağırıyorsun, çağırıyorsun ve tabii bunun üzerine oraya polisler geldi. Polisler geldikten sonra hepsini çembere alıp, öteledi” diye konuştu.
Erdoğan, polisin üniversiteye durup dururken gelmediğini söyledi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Ben şuna üzülüyorum. Siz nasıl bir üniversite yönetimisiniz ki kalkıyorsunuz orada o gün, Türkiye Göktürk-2’yi fırlatacak, gururlanmamız lazım. Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş. Bu öğrencilerin gururlanması, ‘seyredelim’ demesi lazım. Yani ‘Şuralara dev ekranlar koyun da izleyelim’ demeleri gerekirken, orada gelip lastik yakıyorlar. Bunu yapan kim? Bu ülkenin evlatları, genç mühendisleri. Utanmadan, sıkılmadan kalkıp söyledikleri şey; ‘polisin, güvenliğin olmadığı bir üniversite istiyoruz’. Neymiş? Derslere girmiyormuş. Girmezsen girme, bu tür öğretim üyeleri olsa ne olur olmasa ne olur. Bunların elinde ancak bunlar olur.”
Yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa ülkemiz batmış
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) Göktürk-2 uydusunu fırlatılması törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davet edilmemesiyle ilgili sorulara da yanıt verdi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün davet edilmemesine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Davet tamamen bizim dışımızdadır. TÜBİTAK’ın davet listesidir, her şey onundur. TÜBİTAK Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüşüp bunun kararını vermiş olsaydı, çok daha isabetli olurdu. Cumhurbaşkanımız gelir ya da gelmezdi, onun tasarrufudur. Ama bunu da medya bilmiyor, zannediyor ki bizim tarafımızdan böyle bir şey yapılmış. Bunun faturasını bize kesmeye çalışıyorlar. Organizasyon tamamen TÜBİTAK’a aittir ve onun merkezinde, ev sahipliğinde yapılmıştır. Bunun da özellikle bilinmesini isterim.”
Erdoğan, “Polis ODTÜ’de orantısız güç kullanıldı mı?” sorusu üzerine, bu üniversitenin yönetimini anlamadığını belirterek, “Bu üniversitenin yönetimi samimi değil, bu kadar açık konuşuyorum” dedi. Erdoğan, “Allah aşkına soruyorum size, bir üniversite genci veya gençleri böyle bir toplantının yapıldığı yeri protesto adı altında taşlayabilir mi? Bağırıyorsun, çağırıyorsun ve tabii bunun üzerine oraya polisler geldi. Polisler geldikten sonra hepsini çembere alıp, öteledi” diye konuştu.
Erdoğan, polisin üniversiteye durup dururken gelmediğini söyledi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Ben şuna üzülüyorum. Siz nasıl bir üniversite yönetimisiniz ki kalkıyorsunuz orada o gün, Türkiye Göktürk-2’yi fırlatacak, gururlanmamız lazım. Siz ne biçim öğretim üyesisiniz, sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bunlarsa bizim ülkemiz batmış, bitmiş. Bu öğrencilerin gururlanması, ‘seyredelim’ demesi lazım. Yani ‘Şuralara dev ekranlar koyun da izleyelim’ demeleri gerekirken, orada gelip lastik yakıyorlar. Bunu yapan kim? Bu ülkenin evlatları, genç mühendisleri. Utanmadan, sıkılmadan kalkıp söyledikleri şey; ‘polisin, güvenliğin olmadığı bir üniversite istiyoruz’. Neymiş? Derslere girmiyormuş. Girmezsen girme, bu tür öğretim üyeleri olsa ne olur olmasa ne olur. Bunların elinde ancak bunlar olur.”
‘Gündem için başlık lazım’
Erdoğan, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Gündem oluşturacak başlıkların ortaya konulması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” diye konuştu. Başkanlık sistemi tartışmalarını da değerlendiren Erdoğan, başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının kalkmadığını söyledi. Erdoğan, “ABD’de ikili sistem var. Başkan olarak bir helikopter satışını bile yapamazsınız. Bakan, büyükelçi atamıyorsunuz Kongre’den geçmesi lazım. Bizim sorunumuz yok, atıyoruz. Atatürk döneminde yetki Meclis’a bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Benim arzum, parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım. İki referandum yaptık. Çok değil daha fazla yapmalıyız. Halkımız buna alışmalı” dedi.
Erdoğan, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Gündem oluşturacak başlıkların ortaya konulması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” diye konuştu. Başkanlık sistemi tartışmalarını da değerlendiren Erdoğan, başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının kalkmadığını söyledi. Erdoğan, “ABD’de ikili sistem var. Başkan olarak bir helikopter satışını bile yapamazsınız. Bakan, büyükelçi atamıyorsunuz Kongre’den geçmesi lazım. Bizim sorunumuz yok, atıyoruz. Atatürk döneminde yetki Meclis’a bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Benim arzum, parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım. İki referandum yaptık. Çok değil daha fazla yapmalıyız. Halkımız buna alışmalı” dedi.
http://www.varaktasarim.com/
0 yorum:
Yorum Gönder