CHP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
CHP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Başbakan'ın yüzüne karşı bunları söyledi

JAN29

Adli Yıl açılış töreninde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'ndan sert eleştiriler...

Başbakan'ın yüzüne karşı bunları söyledi
 Adli Yıl açılış törenine Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun sert eleştiriler içeren konuşmasıdamga vurdu.
 
Cumhurbaşkanı Abdullah GülTBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de katıldığı açılış töreninde konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye gündemine dair çok sayıda konuda sert eleştirilerde bulundu.
 
İşte konuşmadan bazı satırbaşları:
 
"MİLLİ İRADE DİYENLER OTORİTERLEŞTİ"
 
‘Milli irade’ tabiriyle ilgili konuşan Feyzioğlu, “Dünya ve Türkiye tarihine bakıldığında, milli irade tabiri daha ziyade, seçimle iş başına gelmiş ancak çoğulculuk yerine çoğunlukçuluğu benimsemiş ve giderek otoriter eğilimler sergilemeye başlamış siyasi iktidarların tercihi olmuştur” dedi.
 
 
Çağdaş demokrasilerin çoğulcu olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, “milli irade tabiri, çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği, siyasi iktidarın her kurumu ele geçirdiği ve yaşamın her alanını düzenlemeye soyunduğu, insanların yaşam biçimine müdahale ettiği dönemlerdeki içeriğinden elbette ki farklı anlaşılmak zorundadır” diye konuştu.
 
Cumhuriyetin temel niteliklerinin çoğunluğun azınlığa tahakkümünü sınırladığını belirten Feyzioğlu, “Bu sınırlamalarla kastedilen, bazılarının ileri sürdüğünün aksine, azınlığın çoğunluğa tahakkümü asla değildir; kastedilen, demokratik uzlaşma kültürüdür, katılımcı demokrasidir, geçici bir çoğunluğun geçici bir azınlık üzerinde mutlak egemenlik kurmasının önlenmesidir; nasıl yaşayacağını, hangi okula gideceğini, hangi inanca sahip olacağını, nerede ibadet edeceğini, hangi ahlak kuralını benimseyeceğini kişilere dayatmaya kalkışmamasıdır” ifadelerini kullandı.
 
"DEMOKRASİ SANDIKLA SINIRLI DEĞİL"
 
Feyzioğlu eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
- Demokrasilerde “seçim sandığı” kuşkusuz vazgeçilmezdir. Ancak demokrasi, sandıktan sandığa oy vermekle sınırlı birrejim değil, bir yaşam biçimidir. Demokratik hukuk devletinde, siyasi iktidar, parlamentodaki çoğunluğu neolursa olsun hukuk kurallarıyla bağlı olduğunu bilir. Hukuk kurallarını uygulayanlar da daima özgürlükçü pencereden bakarlar. Çünkü demokratik hukuk devletinde özgürlükler esas, özgürlüklerin kısıtlanması ise istisnadır.
 
"KUTSAL OLAN DEVLET DEĞİL İNSANDIR"
 
- Çağdaş devlet anlayışında kutsal olan devlet değil, devletin hizmetleyükümlü olduğu insandır. Devleti kutsallaştırmak isteyenler, aslında kendilerini kutsallaştırmak ve dokunulmaz ilan etmek isterler. Bu düşüncede olanlar halka sundukları hizmetleri bir görev olarak değil, bir lütuf olarak görürler. Kendi kendilerini halka hizmet ederken lütufta bulunduklarına inandıranlar, bireylerinmuhalif düşünceler açıklamasına, toplulukların toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmasına öfkelenirler ve halkı kadir bilmezlikle suçlarlar.
 
"İKTİDARLAR DEMOKRASİ DALINI KENDİ ELLERİYLE KESMEZLER"
 
- Siyasi iktidarlar, demokratik kitle örgütlerinin eleştirilerinden elbette haz etmek zorunda değildir; ancak çoğulcu demokrasilerde, siyasi iktidarlar, bu eleştirileri değerlendirmek ve hoşgörüyle karşılamak zorundadır. Çoğulcu demokrasilerde siyasi iktidarlar hoşlarına gitmeyen siyasi düşünceleri hedef almazlar, parlamentodaki çoğunluklarına dayanarak demokratik kitle örgütlerini yok etmeye kalkışmazlar; bunları demokrasinin vazgeçilmezi olarak kabul ederler ve birlikte yaşarlar. Böylece bindikleri demokrasi dalını kendi elleriyle kesmezler.
 
- Esasen çoğulcu demokrasi, gerçek demokrasinin tek modelidir. Çoğunlukçu rejimler kendi kendilerini demokrasi olarak ilan etseler de, o düzenlerde özgürlük yoktur, siyasi iktidarın lütufları vardır.
 
ADALET BAKANI’NDAN CEVAP
 
Törenin ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin Feyzioğlu’nun bu sözlerine cevap verdi.
 
Sadullah Ergin, “Barolar Birliği seçimlerinin de çoğulcu şekilde yapılması için öneriler yapacağız. Umarım sayın Başkan bunu kabul eder” diye konuştu.
http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Başbakan Erdoğan'dan önemli açıklamalar

JAN29



AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz şu anda bir devlet yöneticisi olarak mal, can, akıl, nesil, inanç güvenliğini sağlamak durumundayız. Bunlar bizim asli görevimizdir" dedi.

Sandıktan çıkan sonuçlarda insanlar kendilerini yenilmiş hissetmesin diye hassasiyet içinde yaklaştık.
Farklı etnik guruplara , kesimlere samimiyet içinde yaklaştık.
Bize oy vermeyenleri anlamaya çalıştık.

Daima kucaklayıcı bir dil kullandık. Asla kimse ülkemizde dinsel, bölgesel, etnik ayrımcılık yapamaz dedik. "Farklı toplum kesimleriyle inatlaşan bir parti olmadık. Bundan sonra da asla olmayacağız" dedi.
Son 2 haftadır devam eden olayları elbette her boyutuyla analiz ettiklerini, değerlendirdiklerini belirterek, "Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hiç kimseyle, hiçbir kesimle, onların hassasiyetlerine kulak tıkayarak bir kenara itmedik ve itmeyeceğiz. Meşru taleplerini, demokratik hak taleplerini bugüne kadar nasıl dikkatle kulak verdiysek, bundan sonra da dinlemeye anlamaya, empati kurmaya devam edeceğiz" dedi.
Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin, "10,5 yıldır bu tertiplerle, tezgahlarla, provokasyonlarla , siyaset mühendisliği girişimleriyle nasıl baş ettiysek, onlara karşı nasıl dik durduysak, bundan sonra da milletin emanetini aynı hassasiyetle korumaya devam edeceğiz. Biz ne kimseye dayatma yaparız, ne de kimsenin dayatmasına eyvallah deriz" dedi.
İki haftadır olan olaylara tek taraflı bakmıyoruz. Burada bir itirazın yükselmesi tamamen yanlış anlaşılmadan çıkmıştır. Taksim'in yayalaştırma projesi, oradaki ağaçların sökülüp başka bir yere taşınmasıyla ilgilidir. CHP'de buna onay vermiştir.
Her taraf tahrip edilmiş, araçlar yakılmış, kamu malları zarar görmüştür. Çevre sadece yeşil bir ağaçtan mı ibaretttir,  Gece geç saatlere kadar tencere ve tava çalınmış, gürültü kirliliği yaratılmıştır bunlar çevre değilmidiri. Bunlar  çevreye zarar vermiyor mudur?
"Çevre hassasiyeti daha farklı eylemlere ve amaçlara bir paravan mahiyet taşımış, demokratik yönetime illegal bir başkaldırıyı meskeleme görevi görmüştür" dedi.
Başbakan sert diyorlar, gelipte bunların önünde diz çöküp, şu Atatürk Kültür merkezi'nden şu paçavraları indirin mi diyecektik. şu terör örgütü flamalarını kaldırın mı diyecektik. ben bunları deyince başbakan sert diyorlar kusura bakmasınlar bu durumda Recep Tayyip Erdoğan hiç değişmez
SABAHKİ TAKSİM OPERASYONU İÇİN TEŞEKKÜR ETTİ
bu sabah Taksim Gezi Parkı'na güvenlik güçlerinin müdahale ettiğini belirterek, "Güvenlik güçlerinin başta bu işe müsaade etmemesi gerekiyordu.Kamu kurumunun içine bunlar nasıl sokulur, çatıya bunlar nasıl çıkarılır? Orada bu tür paçavralar nasıl astırılır? Örgüt liderlerinin posterleri nasıl astırılır? Bunların karşısında biz konuşunca, Başbakan sert konuşuyor. Eğer buna sertlik diyorsanız, kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez" dedi. Başbakan Erdoğan, bu sabah güvenlik güçlerinin Gezi Parkı'na yaptıkları müdahale nedeniyle İçişleri Bakanı'na, İstanbul Valisi'ne ve Emniyet Müdürü'ne teşekkür etti. Gezi Parkı adı üstünde gezi alanıdır. işgal alanı değil.
GERÇEKTEN GEZİ İÇİN EYLEM YAPANLARA SESLENDİ
 Taksim Gezi parkı kılıfıyla Türkiye üzerinde oyun oynamak isteniyor. "Türkiye ekonomisi bu olaylarda tabii ki doğrudan doğruya hedef alındı"  Taksim Gezi parkında şu anda eylem yapanlar,Türkiye'nin yatırımına, ekonomisine, turizmine zarar vermek için kullanılıyorlar,
Gerçekten çevre için eylem yapanlar varsa o ağaçlar ne yıkıldı ne kesildi. Başka yerlere dikildi.
Taksim Gezi Parkı eylemlerine katılanlara çağrıda bulunarak, "Oradaki tüm eylemcilerin, tüm göstericilerin büyük fotoğrafı görmelerini, oynanan oyunu anlamalarını, samimi olanları, özellikle oradan çekilmeye davet ediyorum. Kendilerinden bunu bir Başbakanları olarak bekliyorum" dedi.

continue reading

JAN29


Gürsel Tekin'den şaşırtan hediye

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin muhabirlere kelepçe hediye etti

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin ve Yakup Akkaya, DünyaBasın Özgürlüğü Günü'nde CHP muhabirleriyle kahvaltıda biraraya geldi. Türkiye'deki basın emekçilerinin çalışma koşullarına dikkat çeken Tekin, hapisteki gazetecileri anımsatmak ve basın özgürlüğü önündeki engelleri vurgulamak için muhabirlere kelepçe armağan etti.

http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Kılıçdaroğlu'nun cevap veremediği soru

JAN29


Abbas Güçlü'nün sunduğu Genç Bakış'ın bu hafta konuğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu

Kılıçdaroğlu'nun cevap veremediği soru
 Abbas Güçlü'nün sunduğu Genç Bakış'ın bu hafta konuğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Doğu Akdeniz Üniversitesi'nden yapılan canlı yayına katılan Kılıçdaroğlu, salonda bulunan hukuk öğrencisi gencin sorusu karşısında zor anlar yaşadı.

NEDEN ASKERLERİ ZİYARET ETMEDİNİZ


Sadece kendi milletvekilleri olan Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ı Silivri cezaevinde ziyaret ettiği eleştirisinde bulunan, Balyoz davasından 16 yıl hüküm giyen Kurmay Albay Erdoğan Koçoğlu'nun oğlu Yiğit Gökçekhan Koçoğlu, Kılıçdaroğlu'nun "Bir genel başkan olarak bu ülkeye canını veren askerlerinize destek olmanız gerekmiyor mu" diyen gence verdiği yanıta "Mahkemeler AK Parti'nin güdümünde" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, Silivri'ye en çok giden milletvekillerinin CHP'liler olduğunu vurguladı.


BAŞBAKAN GELDİ, SİZ GELMEDİNİZ"
Kılıçdaroğlu'nun yanıtı, üniversite öğrencisi genci tatmin etmediği gibi sinirlendirdi. "Sorumu dolandırdınız, yanıt vermediniz. Ergin Saygun'a Başbakan bile gitti. O da insani bir ziyaret içindi. Fakat bu insani ziyareti Kemal Kılıçdaroğlu yapmadı" diyerek tepki gösterdi.

http://www.varaktasarim.com/

continue reading

ODTÜ’deki olaylar üniversiteleri böldü

JAN29



Yaklaşık 40 üniversite ODTÜ’yü eleştiren bildiriler yayımlarken, bu üniversitelerin bazılarında görev yapan öğretim üyeleri ve okuyan öğrenciler, üniversite yönetimlerine tepki gösterdi

ODTÜ’deki olaylar üniversiteleri böldü
AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ’ye gelişini protesto etmek isteyen öğrencilere yönelik polis müdahalesi ve yaşanan çatışmalarla başlayan tartışmalar, YÖK’ün ODTÜ ile ilgili başlattığı soruşturma ve üniversitelerin bildirileri ile boyutlandı. 40’a yakın üniversite ODTÜ’yü hedef alan bildiriler yayımlarken, bu üniversitelerin bazılarında, öğretim üyeleri ve öğrenciler, üniversite yönetimlerine tepki gösterdi. ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği’nden de üniversitelerin özerkliğini savunan açıklama geldi.
40 üniversiteden tepki
Başbakan Erdoğan’ın ODTÜ’de Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılış töreninde kendisini protesto eden öğrenci ve öğretim üyelerine yönelik açıklamalarının ardından, ODTÜ Rektörlüğü “öğrencilerin arkasında olduğunu” belirten bir bildiri yayımlamıştı.
ODTÜ Rektörlüğü’ne, dün akşam saatleri itibariyle 40’a yakın üniversiteden “karşı bildiri” geldi. Üniversite rektörleri ya da senatolarından yapılan açıklamalarda, ODTÜ’de yaşanan olaylar kınanırken, olayların sonrasında yaşanan gelişmelerde ODTÜ Rektörü ve öğretim üyeleri suçlandı.
Marmara, Yıldız Teknik, İstanbul Teknik, İstanbul, GalatasarayMimar Sinan, Hacettepe gibi köklü üniversitelerle Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan üniversiteleri gibi yeni üniversiteler de bildirilere imza attı. Marmara, Yıldız Teknik, İstanbul, İTÜ, Galatasaray ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitelerinin öğretim üyeleri ise yaptıkları ortak açıklamayla, kendi üniversitelerinin rektörlüklerinden yapılan ve olayları kınayan bildiriyi reddediklerini ve ODTÜ’yü desteklediklerini açıkladı.
Üniversiteler ve öğretim üyeleri arasındaki ayrışma, öğrencilere kadar uzandı. Birçok üniversitede öğrenci dernekleri, üniversite yönetimlerini kınadı.   YÖK’ün başlattığı soruşturma ise tartışmaları boyutlandırdı. YÖK’ün soruşturma sonunda ODTÜ Rektörü ya da öğretim üyelerini cezalandırması halinde, üniversiteler arasındaki ayrışmanın derinleşmesinden endişe ediliyor.
YÖK Kanununa göre, Denetleme Kurulu’nun, “Öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar”ı soruşturma yetkisi bulunmuyor.
Kanunda, bu hallerde kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısının doğrudan yapacağı belirtiliyor. Ancak YÖK’ün incelemenin ardından, olaylara karışan öğrencileri ve öğretim üyelerini hatta rektörü savcılığa şikayet edebilecekleri ifade ediliyor.
 
18 Aralık’ta Başbakan Erdoğan’ın Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılışı törenine katılmak için geldiği ODTÜ’de öğrenciler protesto gösterileri düzenlemişti.

ODTÜ derneği cevap verdi
ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Ali Gökmen, üniversitelerden gelen kınama mesajlarına, “Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden ‘resmi’ görüş doğrultusunda ODTÜ’ye karşı bir tavır alındı. Ama bu açıklamaların hiçbirinde gerçekler yansıtılmadığı için bunun yaşaması mümkün değil, önemli değil” diye yanıt verdi.
 

‘Büyüyen Türkiye’nin küçülen zihniyeti’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız: Büyüyen Türkiye’nin küçülen zihniyetidir ODTÜ’de olanlar. Bu gelişen Türkiye’ye yakışmayan yanlardır. ODTÜ gibi son derece teknik bir üniversitede tekniğe ve o üsluba yakışmayan olaylar cereyan etti. Buranın mazur ve makul görülebilme ihtimali yoktur. Demokratikleşen ülkede herkesin farklı fikiri olacak. Bu bir renkliliktir. Ama bunu anlatma şeklinin, bu üslubun bir üniversite öğrencisine, akademisyen çevreye, hele hele böyle seçkin bir üniversiteye yakışmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
‘Keşke üniversite kendisi soruştursaydı’
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: ODTÜ’deki hadiseleri, sadece öğrenci hadisesi olarak görmek bence eksik. Orada olup bitenlerin aslında demokratik bir tepki göstermenin çok dışına taştığını tespit etmek lazım. Gösteri yapan arkadaşların ortaya koyduğu davranışlar demokratik bir tepki değil. Gönlümüz isterdi ki, üniversite yönetimi kendi dirayetini ve inisiyatifini ortaya koysun, güvenlik tedbirlerini alsın. Orada çok önemli bir faaliyet yapılırken herhangi bir tatsızlık ortaya çıkmasın. Ama gördüm ki üniversite yönetimi inisiyatifini kullanamadı ve dirayet gösteremedi.
 
Erdemir: ODTÜ’ye sahip çıkacağız
CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir: Bugün kabinede 2 ODTÜ’lü bakan var. ODTÜ’lü milletvekilleri var. İyi ki bu hocalar, bu öğrencileri böyle yetiştirmiş. ODTÜ’de hem yetkin öğrenciler hem de farklı dünya görüşlerinden öğrenciler var. Gerek CHP’nin gerek Ak Parti’nin başarısında ODTÜ’den yetiştirmiş öğrenciler var. Biz gerektiğinde hocalarını da sorgulayan eleştiren öğrenciler yetiştirmeyi amaçladık. Bunda da başarılı olduk. İyi ki ODTÜ var. ODTÜ var olduğu sürece Türkiye için hâlâ umut var. ODTÜ bizim ailemiz ve her ailede olduğu gibi sahip çıkacağız.
‘Üniversiteler AKP’nin savunucuları haline geldi’
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural:  Üniversiteler adeta AKP’nin icraatının savunucuları haline gelmiş. Türkiye’nin birçok hayati öneme sahip konularında dut yemiş bülbüle dönen üniversiteler, konu Başbakan’la ilgili olunca feveran etmeye başladılar. Bu üniversiteler 4+4+4’te neredeydi? Neredeydi bu cüppeliler? Bilimsel özerkliği ortadan kaldıran yasa çıktığında ey şanlı üniversite rektörleri, neredeydiniz? Anadilde eğitim tartışmalarında neredeydiniz? Gıkınız çıkmaz tabii. Oysa üniversitelerin açıklamalarının ana noktası, Hükümet icraatları olmuş. Başka bir şey yok.
Kocaeli’nde 10 gözaltı
Kocaeli Üniversitesi’nde bir grup öğrenci, yeni Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yasa tasarısı ile ODTÜ’de çıkan olayları protesto etti. Eylem sırasında çıkan olaylarda 10 öğrenci gözaltına alındı.
48 saatlik işgal!
ODTÜ’lü öğrenciler, dün 18 Aralık’taki Başbakan Recep tayyip Erdoğan’a yönelik protestonun ardından çıkan olaylara, Erdoğan ve bakanların olayların ardından yaptığı açıklamalara ve bazı üniversitelerin yayımladığı “kınama” bildirilerine karşı bir “işgal” eylemi başlattı. ODTÜ Hazırlık Binası önünde toplanan öğrenciler, daha önce öğretim üyelerinin “boykot” yaptıkları U3 amfisine yürüdükten sonra basın açıklaması yaptı.
Daha sonra öğrenciler, öğretim üyeleri ve mezunlar 48 saat boyunca kalacakları U3 amfisinin girişine “ODTÜ ayakta, AKP’ye direniyor” pankartı astı. Amfide 2 gün boyunca yapılacak etkinlikler arasında, “Neden U3’teyiz?”, “Yeni YÖK Yasa Tasarısı’nı ve üniversiteyi tartışıyoruz”, “CERN ve bir evren bulmacası” panelleri, Uludere olayı ile ilgili “Ağlama Anne Güzel Yerdeyim” film gösterimi, pankart, döviz ve karikatür atölyeleri yer alıyor. Bugün devam edecek etkinliklerde gazeteci-yazar Can Dündar da öğrencilerle bir araya gelecek.
ANKARA Milliyetng>
 />  

Eleştiri bildirileri
Dün de çeşitli üniversitelerden ve üniversite senatolarından ODTÜ’deki olaylarla ilgili açıklamalar geldi.
-  Trakya Üniversiteler Birliği: Üniversitelerin bir kısım öğrencilerin şiddet eylemlerine sahne olması, demokrasi, fikir özgürlüğü ve demokratik tepki adına üzüntü ve kaygı vericidir.
-  Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi: Şiddet içeren eylemlerin, yasa dışı gösterilerin öğrencilerle anılması çok üzücüdür.
-  Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü: Gençlerimizin başkalarının özgürlüklerine müdahale anlamına gelen eylemlerde yer almasını kınıyor, bu tür eylemleri asla doğru bulmuyoruz.
-  Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas: Milletimiz ve ülkemiz açısından son derece önemli olan bilimsel bir çalışmayı olumsuz bir ortama sürüklemiştir.
-  Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü: Türkiye’nin darbeci geçmişiyle yüzleşme cesaretini gösterdiği bir dönemde bu tür olayların yeniden yaşanması manidardır.
-  Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnanç: Göktürk-2’nin uzaya fırlatılışını büyük bir heyecan ve gururla beklerken, ODTÜ’deki olaylar bu haklı gururu yaşamayı gölgede bırakmıştır.
-  Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Senatosu: İlk milli keşif uydusunun uzaya fırlatılmasını provokasyonlarla farklı amaçlara alet etmeye çalışmak kabul edilemez.
-  Atatürk Üniversitesi Senatosu: Bu davranışları illegal örgütlerin eskiden beri devam ettirdikleri maksatlı tavırları olarak görüyoruz.
-  Uşak Üniversitesi Senatosu: ODTÜ yerleşkesinde yaşanan şiddet olayları ve kamu malına zarar verilmesi kabul edilemez.

continue reading

Levent Kırca'dan bir şok daha!

JAN29


Sanatçı Levent Kırca, Erciyes Üniversitesi’nde öğrencilerle söyleşisinde Sezen Aksu, Halil Ergün ve Ali Poyrazoğlu’nu sert bir dille eleştirdi. Kırca, "Buradan gıyaplarında yüzlerine tükürüyorum. Onlar vatan hainidir” dedi.


AYKUT KOCAMAN KİM BİLMİYORUM
Bir öğrencinin "Fenerbahçeli olduğunuzu biliyoruz. Aykut Kocaman’ın istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu ise Kırca şöyle yanıtladı:
"Fanatik bir taraftar değilim. Çocukluğumda Galatasaray taraftarıydım. Sonra bir arkadaşım seni Fenerbahçeli yapalım dedi peki dedim. O zaman Fenerbahçe başkanının hapiste olması, özgürlüğünün kısıtlanması nedeniyle destek olmak istedim. Ama, içerden çıktıktan sonra bir süre daha sürdü, sonra baktım aynı tas aynı hamam. Türkiye Cumhuriyeti tehdit altındayken, Atatürk’ün aşağılandığı, aydın, gazeteci ve yazarların sırf cumhuriyetçi oldukları için hapiste oldukları dönemde, ben şahsen bir aydın olarak bunlarla ilgileniyorum. O yüzden mevzudan haberim yok. Söylediğin adam kim bilmiyorum. O yüzden yorum yapamayacağım.”
Öğrencilerin ODTÜ’deki eylemle ilgili sorusunu da yanıtlayan Kırca, "ODTÜ’deki isyan çok güzel oldu. Başbakan’a bayılmıyorum, kendisinden hazzetmiyorum. Bugün Türkiye’nin başına gelen olayların sorumlularından biri olarak görüyorum. Günü geldiğinde hesap vereceğine inanıyorum. ODTÜ’deki çaba diğer üniversitelere de örnek olsun” diye konuştu.
Türkiye’de gazete ve televizyonların olduğu gibi hukukun da ele geçirildiğini öne süren Kırca, konuşmasını şöyle noktaladı: "HitlerMoskova kapılarında telef oldu. Napolyon nasıl geberdiyse sonuç bellidir. Merak etmeyin. Cumhuriyetimize bir şey olmaz. Yeter ki korkmayalım, yeter ki dürüst olalım. Benim için ne şöhret, ne para önemli. Zaten Erdoğan para kaynaklarımı kesmiştir. TV’ye çıkmam yasaklanmıştır. Ancak hapise de girsem, ölsem de önemli değil. Doğruları korkmadan söylemeye devam edeceğim.” Levent Kırca, gençleri TGB çatısı altında örgütlenmeye çağırdı.
SÖYLEŞİ ÖNCESİ GERGİNLİK
Sabancı Kültür Sitesi’ndeki söyleşi öncesi polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Kendilerini ‘ülkücü’ olarak tanıtan bir grup öğrenci, güvenlik nedeniyle salona alınmadı. Ülkü Ocakları üniversite temsilcisi Cemil Parlak, "Biz buraya öğrenci kimliklerimizle Levent Kırca’yı dinlemek için geldik. Ancak, güvenlik güçleri karşıt görüşe olduğumuz gerekçesiyle salona girmemize izin vermedi. Amacımız, Türk örf ve adetlerine aykırı açıklama yapan Levent Kırca’yı protesto etmek değildi. Ülkü Ocakları Başkanımızın talimatıyla, salona alınmadığımız için buradan sessizce dağılıyoruz” açıklaması yaptı

continue reading

Bahçeli'den okyanus ötesine mesaj

JAN29


Bahçeli'den okyanus ötesine mesaj

MHP 10'uncu Olağan Büyük Kongresi'nde Devlet Bahçeli 725 oyla yeniden genel başkan seçildi.

MHP 10'uncu Olağan Büyük Kongresi'nde Devlet Bahçeli, yeniden genel başkan seçildi. Bahçeli, oy kullanan 1220 delegenin 725'inin oyunu aldı. Kurultayda diğer genel başkan adaylarından Koray Aydın 441, Dursun Dervişoğlu 48 oy aldı. Sonuçların açıklanmasıyla salonda "Başbakan Bahçeli" sloganları yükseldi. Kurultayda kayıtlı 1240 delegeden 1220'si oy kullanırken, 6 oy geçersiz sayıldı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ”BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan’ın 2071 hedefinde Türk yoktur, Türk vatanı da yoktur” dedi.

Bahçeli, partisinin Ankara Spor Salonu’ndaki 10. Olağan Büyük Kurultayı’nda, AK Parti kongresini anımsatarak, ”Az kalsın PKK ve İmralı canisiyle gurur duyduklarını ilan edecekti. Onların gururu Mehmetçiğin kanını akıtan peşmergedir, bizim gururumuz sizlersiniz” dedi.


”AKP, teröristlerle onur kazansın, bize şehit analarının varlığı yeter. AKP, Oslo’da düşmanla masaya otursun, biz sizlerle olalım yeter” ifadelerini kullanan Bahçeli, AK Parti’nin, MHP’nin ”2023 projesini taklit ettiğini ve tüm uyarılarına rağmen bundan vazgeçmediğini” savundu.

Başbakanın 2071 hedefinin tamamen aldatmaca olduğunu ve asıl manasından uzak kaldığını öne süren Bahçeli, ”Bu gidişle Malazgirt Zaferi’nin bininci yıl dönümünde Anadolu’da Türk milleti kalmayacaktır. Başbakanın 2071 hedefinde Türk milleti yoktur. Başbakanın 2071 hedefinde Türk yoktur, Türk vatanı da yoktur” diye konuştu.

Düşüncelerinden ayrılmadan, ”okyanus ötesine tutunmadan” Türk milletinin iktidarını kuracaklarını mutlaka ispatlayacaklarını belirten Bahçeli, ”Ülkücü Cumhurbaşkanı, ülkücü Başbakan, ülkücü Meclis Başkanının aynı anda bulunması ve eşgüdüm halinde çalışması hayal değildir” dedi.

MHP 10. Olağan Büyük Kongresi'nde konuşan Devlet Bahçeli, Ak Parti'nin son olağan kongresinde konuşma yapan Barzani kürsüye çıkarken yapılan 'Türkiye seninle gurur duyuyor' tezahüratlarını hatırlatarak; "Başbakan Erdoğan ve partisinden en bariz farkımız işte budur: AKP teröristlerle onur kazansın, bize şehit analarımızın varlığı yeter. AKP canileri alkışlasın, bize sizlerin duaları yeter" diye konuştu.
Bahçeli, bugün gelinen noktanın haklılıklarını ortaya çıkardığını söyleyerek; "Biz yıllardan beriAKP'ye Türk milletinin kimliğiyle oynamayın sonuçları vahim olur dedik, haklı çıktık. Türk milletinin kardeşliğini harap edecek plan, proje ve yaklaşımlardan uzak durun dedik, haklı çıktık. Yıkım projesinden vazgeçin, Türk milletinin 36 parçaya ayırma izansızlığından uzak durun yoksa birlikte yaşama ruhu zedelenecek dedik, haklı çıktık. Sözde Kürt sorununu tanımadan uzaklaşın dedik, haklı çıktık. Anadilde eğitime sıcak bakmayın, devlet eliyle mahalli dillere kucak açmayın, alt kültürleri tanıma şuursuzluğunu bırakın yoksa bölücülükle baş edemezsiniz dedik, haklı çıktık. Bebek katiliyle pazarlık yapıyorsunuz, bizimle şeref polemiğine girmeyin altında kalırsınız dedik, haklı çıktık. İmralı canisiyle görüşmeyin, müebbet hapis cezası almış terör kuklasını muhatap almayın aksi halde İmralı'yı siyasallaştırır ve örgütü yönetmesini kolaylaştırırsınız dedik, haklı çıktık. Barzani'ye güvenmeyin kediye ciğer emanet etmeyin, Türkmenlerin hakkını koruyun dedik, haklı çıktık. Dersim isyanını alkışlamayın, isyancıları kutsamayın, tarihimize ve millet vicdanına hakaret etmiş olursunuz dedik, haklı çıktık. AKP'ye ne dediysek haklı çıktık. Kim partimize baston, vagon diyorsa küstahlığın, ahlaksızlığın dibine batmıştır. Kim partimizi bazen AKP'yle bazenCHP'yle aynı kalıba sokuyorsa haysiyet fukaralığının çukuruna düşmüştür. Kim AKP-CHP-BDP-PKK'dan oluşan bölücülük kartelinin içine bizi sıkıştırmaya çalışıyorsa aklını kaybetmiş, vicdanını esir bırakmıştır" diye konuştu.

BAHÇELİ'DEN "UNUTMADIK" VURGUSU
Partisinin pasif kaldığı ve hesap sormadığı eleştirilerine de yanıt veren Bahçeli sert mesajlar vererek şöyle konuştu; "Biz partimize tabela partisi, kandan geçinenler, yavru muhalefet, şehit istismarcıları diyen sahteliği, ucuzluğu ve hamaset bezirganlarını unutmuş değiliz. Biz bürokraside yaşanan milliyetçi memur kıyımını, tayinleri, görevden almaları, haksız disiplin cezalarını unutmuş değiliz. Biz ahlaksız ve çirkin yöntemleriyle partimizibaraj altına çekmeye çalışan aşağılık komploları, azmettiricilerini ve ortaklarını hiç unutmuş değiliz. Biz Türkiye'nin bölünmesine razı edebilmek için MHP üzerinden süren operasyonları unutmuş değiliz. Biz telefon dinlemelerini, sınav rezaletlerini, özel hayatı ihlal eden izlemeleri, içeriye atılan yazarları, gazetecileri, askerleri buna ilave olarakkitap toplatma kumpaslarını unutmuş değiliz. Biz köşelerine dedikodu yazarlığı yapanları, okyanus ötesi vesayetinde bulunanları, kötü adamları ve asılsız ithamlarını, itibarımızı ve güvenirliğimizi sıfıra indirmeye çalışan şerefsizlikleri de unutmuş değiliz.Bunları unuttuğumuzu ağzına dolayanlar kimlerin ipine tutunduklarını görmeli ve biraz insafları varsa bunu da itiraf etmeleridirler. Unutmadığımız ne varsa sürekli diri tuttuğumuz öfkemizle birleştirip 3 hilal ve ülkücüler üzerinden kötülük planlayanların yakalarından tutup birer birer yaptıklarının bedelini yargı önünde ödeteceğiz. Bizim Türk milletine yan bakan herkesle hesabımız vardır."
"KÜRT SORUNU YOKTUR"
Devlet Bahçeli, konuşmasında terör konusuna da geniş yer ayırdı. Bahçeli, Türkiye'de Kürt sorununun olmadığını söyleyerek, 'anadilde eğitim, savunma hakkı, özerklik, federasyon gibi söylemlerin emperyalistler tarafından binlerce yıldır birlikte yaşayanları bölmeye yönelik çabaları' olarak nitelendirdi. Kürtlerin bu ülkede bir azınlık olmadığını belirten Bahçeli, Kürtleri Türk milletinin asli ve temel unsuru olduğunu savundu. Türk milletinin mozaik olmadığını söyleyen Bahçeli, AKP ve CHP'nin bu asılsız sorunun ardına takıldığını savundu. Bahçeli, sürecin böyle devam etmesi durumunda Türkiye'nin bölünmeye gideceğini iddia ederek, şu anda buna karşı duran tek gücün MHP olduğunu savundu. Ülkücü Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı'nın hayal olmadığını vurgulayan Bahçeli, herkes kendilerine karşı olsa da mücadeleye devam edeceklerini ve bu mücadeleden başarıyla çıkacaklarını dile getirdi.

continue reading