tüp geçit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tüp geçit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Erdoğan'dan milyarlarca dolarlık proje için flaş açıklama

JAN29

Erdoğan'dan milyarlarca dolarlık proje için flaş açıklama

Japon gazetesinin sorularını yanıtlayan Erdoğan, nükleer enerji santrali konusunda Türkiye ile Japonya arasında anlaşma imzalama noktasına geldiklerini ifade etti.

Erdoğan'dan milyarlarca dolarlık proje için flaş açıklama
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarda kullanılan kimyasal silahların Esed yönetimine bağlı güçler tarafından kullanıldığını belirterek, "ABD ziyaretim esnasında Başkan Obama ile ikili görüşmemizde kimyasal silah konusunu da ele alacağız. Bunu Esad rejiminin kullandığı açık. Muhalefet karada üstün fakat rejim, kimyasal silah, savaş uçakları ve helikopterler kullanıyor. Rejimin muhalefetten tek önde olduğu alan hava üstünlüğü" dedi.


Başbakan Erdoğan, Japon Nikkei gazetesine verdiği röportajda, gündemdeki konuları değerlendirdi.

Yöneltilen soruları cevaplayan Erdoğan, nükleer enerji santrali konusunda Türkiye ile Japonya arasında anlaşma imzalama noktasına geldiklerini ifade etti. Erdoğan, "Japonya ile hükümetler arası anlaşmayı imzalama aşamasına geldik. Karadeniz kıyısındaki Sinop’ta nükleer santrali Japonya ile yapacağız. Japonya depreme karşı tecrübe ve know how sahibi. Çevreye olan duyarlılık konusunda da ileride. Fransız Areva’nın da teknolojik gücü yüksek. 3. santral için yer belirleme çalışmalarımız devam ediyor. Japonya ile çalışmaya açığız. Nükleer santral inşasında planlamadan inşaatın tamamlanmasına kadar geçen süreyi 7 yıldan aza indirmemiz gerektiğini düşünüyorum. 2030 yılında toplam elektrik üretimimizin en az yüzde 15’ini nükleer enerjiden elde etmeyi planlıyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türkiye ve Japonya’nın asma köprü, tüp geçit, uydu gibi alanlarda işbirliği içinde çalıştığına dikkati çekerek, ekonomi ve sanayi alanında işbirliğini daha da artırmak istediklerini kaydetti. Erdoğan, şunları ifade etti: "Japonya ile beraber yapabileceğimiz çok şey var. Boğaziçinde 3. Köprü inşası başladı ve İstanbul’da yeni bir havalimanını ihale edeceğiz. 1. aşamada yılda 100 milyon yolcu kapasitesi ile dünyanın en büyük havalimanlarından birini inşa edeceğiz. İstanbul’un batısına bir kanal inşa etmek için de hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Japonya, Türk şirketleri ile beraber havalimanı ve kanal projelerine katılsın isteriz. Hızlı tren ağı oluşturulmasına yönelik altyapı yatırım planımız da var." -Suriye’deki kimyasal silahlar- Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan çatışmalarda kimyasal silah kullandığına ilişkin bilgilerin, ABD Başkanı Barack Obama tarafından da dile getirildiğini hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: "16 Mayıs’ta ABD ziyaretim esnasında Başkan Obama ile ikili görüşmemizde kimyasal silah konusunu da ele alacağız. Bunu Esed rejiminin kullandığı açık. Muhalefet karada üstün fakat rejim, kimyasal silah, savaş uçakları ve helikopterler kullanıyor. Rejimin muhalefetten tek önde olduğu alan hava üstünlüğü. Rejim artık son demlerinde fakat rejimin ne zaman yıkılacağını bilemeyiz. Bu aniden oluşacak bir durum olur. Uluslararası toplum geçiş sürecini mümkün mertebe hızlandırmak durumundadır."http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Dünya tarihinin sayfalarını değiştirdi

JAN29


Dünya tarihinin sayfalarını değiştirdi

İstanbul’un iki yakasını birleştirmeyi amaçlayan bir ulaşım projesinin dünya tarihinin sayfalarını değiştireceğini kim tahmin edebilirdi ki? Antik dünyanın bilinen en büyük gemi limanının bu sayede bulunacağını, dünyanın en eski 'toplu' ayak izlerinin bu proje için yürütülen çalışmalarda ortaya çıkacağını... İnsanlık tarihinin en zengin Neolitik Çağ (Cilalı Taş Devri) buluntularını barındıracağını...

Dünya tarihinin sayfalarını değiştirdi
Marmaray projesinin hayali, 1902 yılına kadar uzanıyor. Boğaziçi'nin altına yapılan tüp geçit ile Asya ve Avrupa’yı denizin dibinden birbirine bağlayan, kara üzerinde 30’dan fazla istasyonla İstanbul’a alternatif bir ulaşım güzergâhı yaratan bir ulaşım projesi. Böyle bir ulaşım projesinin hayali 20. yüzyılın başına kadar uzansa da ancak 2004 yılında somut adımlar atıldı. 76 kilometrelik bir güzergâh çizildi. Bunun 13 kilometresi denizin altında.

Fakat binlerce yıllık tarihiyle ve kültür birikimiyle dünyanın gözdesi olan İstanbul’un 'altı' elbette boş değildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın  yaptığı bir açıklamada “çanak çömlek” olarak dile getirdiği arkeolojik bulgular yerin 12 metre altında gün yüzüne çıkma şansına erişmişti.

Erdoğan, “Basit çanak çömlek hikayesi bize 4 sene kaybettirdi,” derken yiten zamandan dem vuruyor ama zamanın akışında dönüm noktalarından birini belli ki şimdilik o kadar önemli bulmuyordu. Kazıları yakından takip edenlerin verdiği bilgilere göre bazı kazı alanları, yapılan çalışmalar “yeterli” görülerek kapatıldı.  Bu durum bazı bilim insanları tarafından normal karşılanırken, diğerleri “hükümetin baskısından” söz ediyor.

Çünkü Başbakan bundan iki yıl önce de arkeolojik buluntulara “tepkisini” dile getirmişti: “Sürekli yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, yok şu çıktı bu çıktı ile önümüze engeller koydular.”
İstanbul'un yerleşim tarihi yeniden yazılıyor
Erdoğan, şu an protokolü yenilendiği için durdurulmuş olan Yenikapı kazılarının yeniden başlamasının beklendiği bir dönemde “çanak çömleği” neden gündeme getirdi bilinmez ama buluntuların değeri elbette tartışılmaz.

Kültür Bakanlığı’nın yaklaşık 10 yıldır yürüttüğü ve 60 bin metrekarelik bir alana yayılan kazılarda ortaya çıkarılanlar, İstanbul’un yerleşik yaşama geçiş tarihini bir kere daha teyit ediyor. Dünyanın en büyük gemi filosu buluntusunu gün yüzüne çıkarılıyor ve bundan 8500 yıl öncesindeki yaşamın eşsiz ipuçlarına erişiliyor. Arkeologlar Derneği İstanbul Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Prehistorya Bölümü'nde öğretim üyesi Doç. Dr. Necmi Karul, buluntular sayesinde elimize geçen yeni bilgileri anlatıyor: “İstanbul’daki yerleşik hayatın bugünden 8500 yıl öncesine dayandığını Yenikapı kazıları bir kez daha kuvvetli bir şekilde teyit etmiş oldu. 50’li yıllarda Fikirtepe, 80’li yıllarda Pendik’te yapılan kazılarda yerleşimin bu kadar eskiye dayandığını biliyorduk ama Yenikapı bize bunu bir kere daha gösterdi.” Yenikapı kazısı sayesinde bulunan 36 gemiden oluşan gemi filosu ise dünya literatüründe belki de bir ilk. Hem buluntuların sayısının çokluğu hem dokuların bozulmadan kalmış olması büyük bir şans olarak görülüyor.

Yüzyıllar boyunca kullanılmaya devam eden Yenikapı limanının büyüklüğü ve tarihi hakkında bilgi vermesi açısından önemli. Bilim insanları ve arkeologlar, Constantinopolis’in Theodosius Limanı’nın, bu antik kentin 4 ile 7. yüzyılın başlarındaki en büyük ticari ulaşım merkezi olduğunu belirtiyorlar. Karul, “Bu gemiler sayesinde, İstanbul’un dünya ticaret sistemi içindeki yerini, ticareti yapılan nesneleri bilme şansımız” olduğunu söylüyor.

Avrupa tarihi buradan geçiyor
Bunun yanında Bizans Dönemi'ne ait, 13. yüzyıla tarihlenmiş kilise kalıntısının, proje bitiminde tekrar kurulmak üzere duvarları kesilerek kaldırıldığı verilen bilgiler arasında. Karul, Neolitik Çağ'ın, endüstri devrimine kadar olan dönemde yaşam biçimlerini belirleyici nitelikte olduğunu belirtiyor ve bu nedenle bu döneme ait buluntuların tarihi anlamak için önemli olduğunu vurguluyor.

Avrupa tarihi açısından da Anadolu’dan kültür aktarımını anlamaya yardımcı olacağını söylüyor. Bunun yanında İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre Yenikapı kazılarında Neolitik Çağ'dan başlayıp, kesintisiz olarak günümüze kadar ulaşan ve kent tarihine ışık tutan 35 bin eser belgelendi.

Hayvan kalıntıları müzeye
Yine Yenikapı’daki kazırlarda ortaya çıkan hayvan kalıntılarının bir müzede sergileneceği söyleniyor. Neolitik Çağ'dan kalma yemek kalıntıları, dönemin insanının ne yediğini veya hangi gıda maddelerinin ticaretinin yapıldığını ortaya çıkarması açısından eşsiz.
Dünyanın önde gelen bilim insanlarını heyecanlandıran ve büyük bir bilgi hazinesi sunan bu kazılarla tarih bilgimiz ne kadar değişecek henüz bilmiyoruz. Ama bu çalışmaların yukarıda bahsettiğimiz küçük bir kısmı bile ortaya çıkan buluntuların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. İstanbul’un taşının, toprağının altın olmadığını geçen yıllar bizlere öğretti ama toprağının derinliklerinde büyük hazineleri gizlemeye devam ettiği kesin.

http://www.varaktasarim.com/

continue reading