Gerekli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gerekli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

JAN29

3. havalimanı ihalesi başladı
İstanbul'a yapılacak 3’üncü havalimanının ihalesi Esenboğa Havalimanı Sosyal Tesisleri’nde başladı. İhaleye 4 grup teklif verdi. Havalimanın yatırım bedelinin 7-8 milyar euro’yu (10 milyar dolar) bulması öngörülüyor.3. havalimanı ihalesi başladı
İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı ihalesinde, TAV, Makyol, IC/Fraport ve Limak/Cengiz/Kolin/Ma-Pa/Kalyon ortak girişim grupları olmak üzere 4 teklif verildi.
İhale Komisyonu Başkanı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdür Yardımcısı Funda Ocak, Esenboğa Havalimanı Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen ihalenin başlangıcında komisyon üyelerini tanıttı.
Ocak, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının çalışmaları kapsamında DHMİ’nin son 10yılda havalimanlarına ve hava sahası güvenliğine yönelik 3,3 milyar dolarlık yatırım yaptığını bildirdi.
Bu yatırımların bir kısmının öz kaynaklarla, büyük bir bölümünün ise kamu-özel işbirliği projeleri yoluyla olduğunu anlatan Ocak, bu yatırımların yaklaşık yüzde 25’inin Atatürk Havalimanı’na yönelik olduğunu kaydetti.
Bu havalimanının kurulduğu günden bu yana sivil hava ulaşımının ana merkezi konumunda olduğunu vurgulayan Ocak, "Bu meydanda bahse konu dönemde gerçekleşen uçak trafiği yüzde 127 olurken, toplam yolcu trafiği ise yüzde 297’ye ulaştı" diye konuştu.
Atatürk Havalimanına yapılan yatırımlara rağmen, özellikle hava sahasında doyuma ulaşılmasının hükümeti bu sektörde yeniden radikal karar almaya ittiğini ve yeni bir havalimanı yapılmasının acil gündem maddesi olduğunu belirten Ocak, bu konudaki çalışmaların geçen yıl başında başladığını söyledi.
Ocak, Bakanlığın, 21 Mayıs 2012’de Yüksek Planlama Kurulu (YPK) nezdinde girişimde bulunduğunu ve süreci başlattığını kaydederek, sonrasında kamulaştırma, işbirliği protokolleri, master planlar, yolcu projeksiyonları, fizibilite etütleriyle çok yoğun çalışmaların yürütüldüğünü bildirdi.
25 yıllık kira bedelinde yarışacaklarFunda Ocak, 21 Ocak’ta YPK kararının çıktığını anımsatarak, şöyle konuştu: "İhalenin ilanıyla birlikte 2’si yabancı 15’i yerli olmak üzere 17 firma şartname satın aldı. Zeyil sürecinde bu firmaların idaremize yönelik toplam 250 soru talebi oldu. Bu talepler tek tek cevaplanmış ve ihaleye katılmayı beyan eden tüm isteklilere eş zamanlı olarak dağıtılmıştır. Son yer görme tarihi olan 18 Nisan 2013’te 4 firma yer görme belgesi aldı. Bu firmalar TAV, Makyol, IC/Fraport ortak girişim grubu, Limak/Cengiz/Kolin/Ma-Pa/Kalyon beşli grubu. Bu çerçevede iki firma tek alırken, iki firma da ortak girişim grubu olarak tarafımızdan yer görme belgesi talebinde bulundu. Yer görmelerin alınmasını müteakip istekli firmaların ortaklarıyla çok ciddi bir araştırması yapılmıştır."
İhale yöntemi hakkında bilgi veren Ocak, ihalede teklif veren firmaların dış zarf belgelerinin açılacağını, daha sonra tüm bilgi ve belgelerin usulüne uygun olup olmadığının komisyon üyelerince irdeleneceğini ve yeterlik alan firmaların belirleneceğini anlattı.
Bu sırada basın mensuplarının, ihalenin gerçekleştirileceği salondan dışarı alınacağını ve öğle vakti yeterliliklerin ilan edileceğini bildiren Ocak, daha sonra öğle yemeği için ara verileceğini ve iç zarf belgelerinin açılacağını ve bu belgelerin şartnameye uygun verilip verilmediğinin teyit edileceğini söyledi.
Daha sonra bu konudaki yeterlilikler de belirlendikten sonra teklif mektuplarının açılacağını bildiren Ocak, "Yarışma kriteri 25 yıllık süre için idaremize teklif edilen toplam kira bedeli artı KDVüzerinden yapılacak" dedi.
İhalenin kapalı artırma usulüyle yapılmasının planlandığını bildiren Ocak, "Bugün burada TürkiyeCumhuriyeti tarihinin en büyük ihalesini yapacak olmamız nedeniyle kapalı pazarlıklar yerine açık artırma usulunu belirledik. Hep beraber basınımızın huzurunda, canlı yayında, iç zarfta teklif edilen bedeller üzerinden yine iç zartan çıkan en düşük fiyattan en yüksek fiyata sıralanmak kaydıyla gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
"Bugün burada hep birlikte bir tarih yazacağız" ifadesini kullanan Ocak, ihale ilanına çıktıkları günden bu yana basın mensuplarının da destekleri için teşekkür etti.
Konuşmaların ardından iç zarflar notere teslim edilerek, dış zarfların incelenmesi için basın mensupları salondan çıkartıldı.
İŞTE TAM YERİDevlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Orhan Birdal, İstanbul’a yapılacak 3. havalimanının Avrupa yakasında Yeniköy ve Akpınar Köyü arasında Karadeniz sahil şeridinde yer alan yaklaşık 76,5 milyon metrekare büyüklüğündeki alana yapılacağını bildirdi.
İstanbul’a inşa edilecek 3. havalimanı ihalesinin gerçekleştirildiği Esenboğa Havalimanı Simülatör Eğitim Merkezi’nde açıklamada bulunan Birdal,  "Bu alan, bölgenin ekolojik dengesi, rüzgar verileri ve doğal/yapay mania durum tespitleri yapılarak belirlenmiştir" diye konuştu.
Atatürk Havalimanı’nın içinde ve çevresinde yaşanan hızlı yoğunlaşmanın, havalimanının büyümesi önünde engel oluşturduğuna dikkati çeken Birdal, İstanbul’un gerçek havacılık potansiyelini ortaya çıkarmak ve kapasite problemine karşı uzun vadeli bir çözüm ortaya koyabilmek için, İstanbul’a yeni bir havalimanının gerekli olduğu sonucuna varıldığını kaydetti.
 
Etiketler: 3. havalimanı, İstanbul, ihale, dev ihale, havalimanı ihalesi, TAV, KDV, DHMİ, 2012, Grup, Son 10,Avrupa, Yarışma, Gerekli, Türkiye, İstanbul, Karadeniz, Cumhuriyeti, Orhan Birdal, açık artırma, ortak girişim, Atatürk Havalimanı, Esenboğa Havalimanı, Türkiye Cumhuriyeti,http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Aydın'da toplu arı ölümleri

JAN29

Aydın'da toplu arı ölümleri

Aydın merkez ve birçok ilçesinde bal arılarının toplu halde telef olması, emeklerinin karşılığında gelir bekleyen üreticileri sıkıntıya soktu. Arıların yüzde 40’ının telef olduğuna dikkat çekilirken bu yıl bal üretiminde yüzde 50 civarında verim kaybı oluşacağı tahmin ediliyor.

Aydın Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Salih Köksal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 1 haftadır kentin birçok noktasından arı ölümlerine dair şikayetler geldiğini belirterek, arı ölümlerinin nedenini öğrenmek için yoğun olarak görülen alanlardan numuneler alıp İzmirVeteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğü’ne gönderdiklerini söyledi.

Köksal, "Halihazırda sorunun neden kaynaklandığını bilmiyoruz. Ekiplerimiz toplu ölümlerin görüldüğü bölgelerde incelemelerini sürdürüyor. Şu anda konuyla ilgili gerekli tüm tedbirler alındı, çalışmalar yapılıyor. İzmir’e gönderdiğimiz numunelerin sonuçları geldiğinde toplu arı ölümlerinin sebebini kamuoyu ile paylaşacağız" diye konuştu.

"Arıcılarımız dokunsanız ağlayacak durumdalar"
Aydın Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeki Altın ise arı üreticilerinin toplu ölümlerin şokunu yaşadığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Aydın merkezi başta olmak üzere, Köşk, Yenipazar, Sultanhisar, Çine ve İncirliova ilçelerimizden toplu arı ölümleri ile karşılaşıldı. Birliğimize kayıtlı 200 bin üzerinde kovanımız var. Kayıtlı olmayanlarla birlikte bu rakam 350 bini buluyor. Tespitlerimiz devam ediyor ama şu ana kadar bunların yüzde 40’ında toplu ölümlerin görüldüğünü söyleyebiliriz. Aydın’da böylesi yoğun bir ölüm ile ilk defa karşılaşıyoruz. Arıcılarımızın çocukları gibi baktıkları ve bal getirmesini beklediğimiz arıların bu şekilde ölmesi emekleri boşa çıkaracak. Bu sene yüzde 40-50 civarında bir verim kaybı oluşacağını tahmin ediyoruz. Arıcılarımız dokunsanız ağlayacak durumdalar."
"Ölümlerin sebebi tarım ilaçları olabilir"
Toplu arı ölümleri ile ilgili olarak yoğun tarım ilacı kullanımından şüphelendiklerini dile getiren Altın, "Kesin numune sonuçları daha belli olmadı. Ancak ölen arıların dillerinin dışarıda olduğunu görüyoruz. Tecrübelerimize dayanarak ölümlerin tarım ilaçlarından zehirlenme sonucunda ortaya çıktığını düşünüyoruz. Öncelikli talebimiz arıya zarar vermeyen ilaçların kullanılması. Bu olmuyorsa ilaç atılacağı zaman arıcılara haber vermesi. Böylelikle kovanların o gün ağzı kapatılır ve dışarı çıkmayan arılar zarar görmemiş olur. Yetkililerin de bu konudaki duyarlılığı artırmak için çalışma yapmasını bekliyoruz" dedi.

Arıcılar şokta
Sultanhisar ilçesinde arıcılık yapan Rıfat Can, böylesi bir tabloyla daha önce hiç karşılaşmadığını belirterek, "Muazzam miktarda arı ölümü var. 40 yıldan beri bu işin içindeyim, hiç böyle bir toplu ölüm görmedim" diye konuştu.

İmamköy’de 25 yıldır arıcılıkla uğraşan Abdullah Abalı ise "1 haftadan beri devam ediyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. Tüm kovanlarda ölümler var. Yetkililerden çözüm bekliyoruz" dedi.
Köşk ilçesinde 32 yıldan bu yana arıcılık yaptığını kaydeden Hüseyin Sarıpehlivan da "500 kovanım var. 3-5 gün içerisinde yoğun arı ölümleri ile karşılaştım. Önce sadece kendimde olduğunu sandım fakat daha sonra birçok yerde olduğunu öğrendim. Kovanlardaki arıların yüzde 40’ı öldü. Büyük zararımız var" ifadelerini kullandı.http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Cinsel gücü arttıran kum

JAN29

Cinsel gücü arttıran kum
Çarşamba Kaymakamı Caner Yıldız, Çarşamba’nın sahil hattında bulunan deniz kumunun, erkeklerde cinsel gücü arttırdığının tespit edildiğini belirterek, bu kumun kısırlık tedavisinde de kullanılabileceğini açıkladı.Cinsel gücü arttıran kum
İHA
Samsun'un Çarşamba ilçesi Kaymakamı Caner Yıldız, Çarşamba’nın Hürriyet beldesi sahil bandında deniz kumu üzerinde yaptıkları araştırma neticesinde deniz kumunun Türkiye’de hiçbir yerinde olmayan farklı bir mineral kombinasyonu olduğunu açıkladı. Yıldız, deniz kumundan aldıkları örnekleri Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürlüğü’nde analizlerini yaptıklarını ve sonuçların şaşırtıcı olduğunu belirtti. Yıldız, “Yapılan mikro element analizi sonucunda, deniz kumunda; çinko 189 ppm, mangan 800 ppm, demir 4688 ppm, bakır 15 ppm çıktı. Yapılan analiz sonucuna göre, demir normal değerin 400 katı, mangan 80 katı, bakır da 30 katı fazla” dedi.

Bu minarelerden özellikle manganın erken cinsel sağlığında ilaç olarak kullanıldığını belirten Yıldız, bu elementin insan vücudu ile temas halinde de yine etkisini gösterdiğine yönelik bilimsel makalelerin olduğunu açıkladı. Yıldız, bu konuda Çarşamba’da gerekli sağlık seminerlerini konu hakkındaki uzmanları da getirerek yapacaklarını açıklarken, konunun tamamen bilimsel olduğunu vurguladı.
Çarşamba sahil hattının bakir bir yer olduğunu ve herhangi bir yatırım yapılmadığını belirten Kaymakam Yıldız, “Çarşamba Kaymakamlığı olarak sahil hattının Maliye Bakanlığı’ndan kiralanmasını talep ettik ve uygun görüldü. Biz de bu yıl buralarda gerekli çalışmaları yapacağız. 300-400 metre uzunluğunda bir kumsalın ardından başlayan muazzam bir çam ormanı bölgemizde var ve bu zamana kadar her hangi bir el değmemiş. Türkiye’nin hiçbir yerinde, böyle bir güzellik bulmak mümkün değil. Buna bir de sağlık alanındaki faydalarını da eklediğimiz takdirde bu kumsalın turizm değeri kat ve kat artıyor” dedi.
Yıldız, Çarşamba sahillerinin çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve bu zamana kadar Türkiye turizmine kazandırılamamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirterek, “Kumsalımızın bilimsel olarak böyle bir özelliğini keşfettiğimiz için memnunuz. Şimdi amacımız bunun bilimsel tanımını yaparak Türkiye turizmine kazandırmak” diye konuştu.http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Erdoğan: Tutuksuz yargılanabilirlerdi

JAN29

Erdoğan: Tutuksuz yargılanabilirlerdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muvazzaf subayların yargılanması ile ilgili olarak, yeni bir düzenleme yapmaya ihtiyaç olmadığını bildirerek, ”Tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra hükmü verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü yargı paketinin bu konuda yeterli olduğuna inanıyorum” dedi

Erdoğan: Tutuksuz yargılanabilirlerdi
ANKARA (AA)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Güney Kıbrıs  yönetiminin hala Akdeniz’deki bazı akıl almaz hayalleri şüphesiz ki bizimde  buradaki yaklaşım tarzımızı çok daha farklı hale getirmektedir. Burada Lübnan’ın  hassasiyeti inanıyorum ki ortak hassasiyetimizin de bir gereğidir” dedi.
         Başbakan Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Başbakanlık Merkez  Bina’daki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı  düzenledi.
         Başbakan Erdoğan, başa başa ve heyetler arası görüşmede, iki ülke  arasındaki ilişkilerin gözden geçirildiğini belirterek, ”Lübnan ile ikili  ilişikilerimiz göreve geldiğimiz günden bugüne 219 milyon dolardan yaklaşık 5  kart artarak, 1 milyar dolara yükseldi. Tabii bu hızlı artışın bölgemizdeki  siyasi ve toplumsal çalkantılara rağmen 2012 yılında da mevcut durumunu koruyor”  diye konuştu.
         Lübnan ile tarihi bağlara dayalı bir dayanışma anlayışının mevcut  olduğunu ve Lübnan’ın sıkıntılarının Türkiye’nin sıkıntısı olduğunu ifade eden  Erdoğan, ”Bütün bu gelişmelerin olduğu dönemde de bizler Lübnan’la bu  dayanışmamızı, bu ilişkilerimizi sürekli devam ettirdik ve her geçen gün de  sürekli artan bir ivme ile bu işbirliğimiz bu dayanışmamız devam etmektedir”  değerlendirmesinde bulundu.
         Lübnanlı mevkidaşı Mikati ile görüşmelerinde Suriye’deki kriz başta olmak  üzere bölgedeki son gelişmeleri etraflıca değerlendirme imkanı buldukları ifade  eden Erdoğan, şöyle konuştu:
         ”Zira Suriye ile Lübnan arasındaki ilişkilerinde geçmişi biliyorsunuz.  Çok çok anlamlı bir geçmişe sahiptir ve gerek Lübnan’ın Suriye ile olan sınırı  gerekse bizim Suriye ile olan sınırımız adeta üç ülkenin birbiriyle bir defa  sınır ülkeler olarak, komşu ülkeler olarak, bir farklılık ortaya koymaktadır.  Tabii Lübnan’da barış ve istikrarın muhafazasının taşıdığı önem çok çok önemli ve  Lübnan’ın durumu değerlendirirken bu göz ardı etmek tabii mümkün değildir.
         Bizler Türkiye olarak, Lübnan’da iç barış ve istikrarın  güçlendirilmesinde, Lübnan’ın bağımsızlığına egemenliğine ve toprak bütünlüğüne  büyük önem veriyoruz. Bizim dış politikabağlamında Lübnan’a bakışımız bu.
         Lübnan halkının güven içinde yaşamını sürdürmesi için her türlü katkıyı  sağlamaya hazır olduğumuzda bu vesile ile güçlü bir şekilde vurgulamak isterim.  Suriye konusunda ve diğer bölgesel gelişmeler karşısında Lübnan Hükümeti’nin  yaklaşımı destekliyoruz. Zira bölgemiz hassas bir dönemden geçiyor. Bu hassas  dönemde Lübnan halkının barış içinde bir arada yaşama ilkesi dayalı ortak  kültürünü yaşatmaya devam edeceğine bizim de inancımız tamdır.”
         Görüşmede, Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge konusunun da ele alındığını  belirten Erdoğan, ”Bütün bunlarla birlikte güvenlik noktasında Akdeniz’de  müşterek dayanışma içerisinde kaygı verici bazı adımlara da dikkat edilmesi  gerektiğini de özellikle vurgulama imkanımız oldu. Zira Güney Kıbrıs yönetiminin  hala Akdeniz’deki bazı akıl almaz hayalleri şüphesiz ki bizimde buradaki yaklaşım  tarzımızı çok daha farklı hale getirmektedir. Burada Lübnan’ın hassasiyeti  inanıyorum ki ortak hassasiyetimizin de bir gereğidir. Zira 1960 anlaşmasına  gittiğimizde buradaİngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın ancak güvenlik güçleri  bulundurma noktasında onlara böyle bir yetki veriyor ve Güney Kıbrıs’a orada bir  muhafız ordusu vesaire gibi bir yapılanmaya asla müsaade etmiyor” ifadelerini  kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muvazzaf  subayların yargılanması ile ilgili olarak, yeni bir düzenleme yapmaya ihtiyaç  olmadığını bildirerek, ”Tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra  hükmü verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü yargı  paketinin bu konuda yeterli olduğuna inanıyorum” dedi.
         Başbakan Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Necip Mikati Başbakanlık Merkez  Bina’daki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı  düzenledi.
         Erdoğan, ”Tutuklu askerlerle ilgili rahatsızlığınızı ifade etmiştiniz,  yasal bir düzenlemenin de sinyalini vermiştiniz. O adım atıldı mı?” sorusunu  yanıtlarken, ”Biz bunu 3. Yargı Paketi’nde çözdük diyebilirim. Çünkü burada  bizim derdimiz, yargıya müdahale değil. Bizim itirazımız aslında yargı sürecinin  uzamasına yöneliktir ve tutukluluk süresinin uzun olmasına yöneliktir” dedi.
         3. Yargı Paketi’nde gerekeni yaptıklarına ve adli yargıda üst sınırı  kaldırdıklarına işaret eden Erdoğan, tutuksuz yargılamayı mümkün hale  getirdiklerini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
         ”Hele hele bu tür meslek grupları çok da önemli. Çünkü tutuksuz  yargılama süreci içerisinde devletin bu denli önemli olan kurum ve kuruluşları en  azından bu çalışma sürecinde herhangi bir aksama meydana gelmeyecek ve bu çalışma  sürecini de başarıyla sürdürecektir. Tutuklu yargılama için gerekçeli şart  getirmek suretiyle bu ayrıntılı gerekçeli şartı 3. Yargı Paketi’nde ayrıca bunu  getirdik. Buna yönelik olarak da adli kontrol uygulayarak tutuksuz yargılama  zaten mümkün hale geldi. Fakat buna rağmen maalesef işler bu kadar seri hala  yürümüyor. İşlerin bu kadar seri yürümeyişi de bu süreci ciddi manada sıkıntıya  sokuyor. Temenni ederim ki yargı bu süreci daha da hızlandırsın ve bir an önce bu  adımlar atılsın. Zira bunların içerisinde o akşamda söylediğim gibi emekli olan  paşalarımız hepsi bu davetlere uydular, geldiler ifadelerini verdiler.  İfadelerini verdikten sonra da tabii tutuklandılar ama tutuksuz olarak da bunlar  yargılanabilirdi. Muvazzaf olan subaylarımız, astsubaylarımız hepsi yine davet  edildiler ve kendileri gidip ifadelerini verdiler. Ondan sonra da tutuklanarak,  bunlarda tutuksuz yargılama sürecine giren zaten çok az oldu. Büyük bir çoğunluk  ki şu ana kadar herhalde 400’ü buluyor, bunlar şu anda içeride ve hala bu sürece  yönelik de bazı yeni adımlar şu anda planlanıyor. Ben, bu konuda 4. Yargı  Paketi’nde yeni bir düzenlemeye gerek yok ama bu anlayışın değişmesi lazım diye  düşünüyorum ve gerekli düzenlemeler zaten var. Kararı elbette yargı verecektir.  Yargıya bu konuda müdahale etme yetkimiz yok ama bir siyasi sorumluluğun gereği  olarak, ülkeyi yöneten, yasamanın içinde olan ve siyasi sorumluluk taşıyan insan  olarak, bir Başbakan olarak bunu özellikle ifade etmek durumundayım. Çünkü bu  komuta kademesinin içerisinde beraber çalıştığımız arkadaşlarımız var. Onların  durumlarını biliyorum. Bu konudaki hassasiyetlerini biliyorum ve bunu bildiğim  için de diyorum ki bu tutuksuz yargılama süreci devam edebilir. Ondan sonra hükmü
 verirsiniz. Ondan sonra da hükmün gereği icra edilir. Üçüncü Yargı Paketi’nin bu  konuda yeterli olduğuna inanıyorum”
        
”Milletimin şu anda bu sürece bakışı çok çok olumlu”
         Başbakan Erdoğan, ”İmralı sürecine ilişkin, İmralı’yla görüşmelerin bir  benzerinin Erbil’de yapılmasına dair bazı haberler kamuoyuna yansıdı. Bu konuda  siz de ’Bu sorun çözülecekse kiminle görüşülmesi gerekiyorsa görüşülür’  açıklaması yapmıştınız. Öncelikle İmralı dışında Erbil ile de görüşmelerin  sürdürülmesi söz konusu mu” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
         ”Kiminle görüşmemiz gerekiyor derken burada tabii bizim birçok bu konuda  bu süreci değerlendirebileceğimiz arkadaşlarımız var. Milli İstihbarat  Teşkilatımız bunun en önemli ayağıdır. Ama karşımızda siyasi muhatap varsa  bununla ilgili de söylemiştim biliyorsunuz, bizim müzakereedebileceğimiz siyasi  muhataplarımız olabilir, bu siyasi muhataplarımız yerli de olur uluslararası da  olur. Uluslararası camiada da Erbil’deki siyasi uzantılar, siyasi muhataplardan  istifade edeceksek, onlarla da bu işi görüşürüz. Nitekim de görüştük,  görüşüyoruz, ben de görüştüm, bakan arkadaşlarım da görüştü. Çünkü onlar Irak  parlamentosunda, Irak’taki eyalet yapılanması içinde yer alan siyasilerdir.  Onlarla da görüşmeleri bugüne kadar yaptık yapıyoruz, bundan sonraki süreçte de  yapabiliriz. Yeter ki bir karara varalım. Şu refah huzur ortamını ülkemizde  yakalayalım ve gördüğüm kadarıyla halkımın, milletimin şu anda bu sürece bakışı
 çok çok olumlu. Yaptırdığım kamuoyu araştırmalarında da bunu görüyorum. Yani  gerek İmralı ile yapılan görüşmeler, gerek halkımızla şu anda yaptığımız ortak  diyalog çalışmaları bu sürecin neolursa olsun bitirilmesi noktasındadır. Tüm  medya mensuplarının da bu konuda verecekleri destek, verdikleri destek bu sürecin  bitirilmesi bakımından önemlidir diye düşünüyorum.”http://www.varaktasarim.com/

continue reading

Kırıkkale’de 8 milyar ton tuz rezervi bulundu

JAN29


Kırıkkale Valisi Ali Kolat, Delice'nin Yeniyapan köyünde 8 milyar ton tuz rezervi olduğunu söyledi. Türkiye'nin en önemli firmaların bu rezerve teklif verdiğini belirten Kolat, Delice'nin ülkenin tuz üretimine önemli katkılar sağlayacağını bildirdi.

Kırıkkale’de 8 milyar ton tuz rezervi bulundu
KIRIKKALE (CİHAN)
Vali Kolat, Delice ilçesini ziyaret ederek buradaki yatırımlar ve çalışmalar hakkında bilgiler aldı. Daha sonra Çerikli'yi ziyaret eden Kolat, çalışmaları yerinde değerlendirdi. Delice Kaymakamı Mehmet Parlak'ı da ziyaret eden Kolat, Delice'nin önemli ulaşım merkezlerinden olduğunu söyledi. 25 ilin geçiş noktasında olan Delice'nin önemli bir ulaşım ağı olduğunu belirten Kolat, ilçenin tuz rezervi yönünden de gelişeceğini bildirdi. Yeniyapan köyünde 8 milyar ton tuz rezervi olduğunu ve konunun Enerji Bakanlığını ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ı ilgilendiğini belirten Kolat, "Türkiye'nin tuz ihtiyacını karşılayacak." dedi. 
 
  Apple-tab-span" style="white-space:pre"> Kış aylarında köylerin kapanmaması için Özel İdare'nin son sürat çalıştığını belirten Vali Kolat, bu konuda gereken çalışmaların yapıldığını söyledi. Yağmurdan dolayı sel sularının köylerde tarıma zarar verebileceğini, bu konuda çalışma yapıldığını belirten Kolat, çiftçilerin her zaman yanında olduklarını bildirdi. Kolat konuşmasının devamında, "İl Özel İdare anlamında köylerimize büyük bir destek getireceğiz. Sel sorununu da çözmek için elimizden gelen desteği ben bizzat yapacağım. Köylerimize önem veriyoruz ve bu anlamda köylerde yaşanan sıkıntıları gerekli müdürlere söyleyerek bu anlamda gereken çalışmayı yapacağız." diye konuştu. 
 
   Çerikli Belediye Başkanı Ömer Sakarya ile çalışmalar ve projelerle ilgili fikir alışverişinde bulunan Kolat, Çerikli'nin önemli yatırımları alması gerektiğini söyledi. Belediye Başkanı Ömer Sakarya tüm belediyelerde olduğu gibi Çerikli Belediyesi'nin de önemli mali sıkıntısı olduğunu, ancak hesapları iyi yaparak sıkıntıya düşmeden halkın yaşamını kolaylaştırmaya çalıştıklarını ifade etti.  

continue reading