Berlin’de katıldığı konferansta Avrupa Birliği’ne net mesajlar veren Başbakan “2023’te Türkiye AB’ye girer mi?” sorusuna, “Herhalde o kadar bizi oyalamazlar. O kadar bizi oyalamaya kalkarlarsa AB kendisi kaybeder, en azından Türkiye’yi kaybeder” dedi
ABDULLAH KARAKUŞ Berlin
Başbakan Erdoğan, dün akşam Berlin’de Nicholas Berggruen Enstitüsü’nün “Krizin ÖtesindeAvrupa” isimli konferansının kapanış konuşmasını yaptı. Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schöreder’in katıldığı toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AB’ye yönelik şu mesajları verdi:
* BİZİ HÂLÂ ANLAMIYORLAR: AB’ye yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz. Ama bizi anlamadılar, anlamak istemediler ve hâlâ da anlamıyorlar. Ama biz yine de kararlıyız ve dersimizi çalışıyoruz. 50 yıldır AB kapısında bekletilen başka ülke yok. 27 ülke kantara çıkarıldığında yarısından fazlasının Türkiye’nin gerisinde olduğunu göreceksiniz. Bunların yarısından fazlası AB’ye yüktür. AB’den yük almazlar.
* 6 MİLYONLA AB’YE ZATEN GİRDİK: Türkiye bir gerçeği yaşıyor. İslam ve demokrasinin bir arada nasıl yaşanabileceğini sergileyen bir ülkedir. Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB’ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB’nin içine girmiştir. Sadece Almanya’da 3 milyon nüfus var. En azından AB’nin diğer ülkelerinde var. 6 milyonla zaten AB’ye girmişiz.
* KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK: Bakın AB müktesebatında içerisinde özellikle siyasi çekişmelerin olduğu ülkeler var, bölünmüş ülkeler var. Bölünmüş ülkeler AB’ne alınamaz. Mesela AB’de ‘Kıbrıs’ diye bir isim geçiyor. Dünyada ‘Kıbrıs’ diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs var arada da yeşil hat var. Şimdi bu yeşil hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Şu anda AB’de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs yapıyor. Biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler şu anda kesilmiş durumda. Şimdi bu AB müktesebatına ters. Merkel şunu söylemişti, ‘Biz Güney Kıbrıs’ı AB’ye almakla hata ettik’ ama hatada ısrar var. O süreçte Türkiye’ye yapılan haksızlığı Şansölye Schröder hatırasında yazdı.
* KARARI AB VERSİN: (Türkiye’nin AB konusunda kırmızı çizgileri var mı?’ sorusu üzerine) Bu konuyla ilgili kararı vermesi gereken yer AB’dir. Biz sabırla dersimizi çalışıyoruz, süreci devam ettiriyoruz. AB kararı verdiği anda ona göre biz bu kararı uygulamaya devam ederiz.
* İLK KEZ TARİH VERDİ: (‘Türkiye 2023’e kadar AB’ye üye olabilecek mi?’ sorusu üzerine) Her halde o kadar bizi oyalamazlar. O kadar bizi oyalamaya kalkarlarsa AB kendisi kaybeder, en azından Türkiye’yi kaybeder. Çünkü artık 2023 hedeflerine ilerleyen bir Türkiye var. Aynı zamanda 2071 hedeflerine de ilerleyen bir Türkiye var. Kim için? Doğmayan çocuklar için, doğacaklar için. Bu hedefi koyduk. Bu tabii aslında büyük düşünmenin gereğidir.
* BİZİ NİYE LİDERLER ZİRVESİNE ALMIYORLAR: Buradan çok açık ve net bir şey söyleyeceğim. Değerli dostum Schröder, liderler zirvesine katıldığı dönemde, biz de liderler zirvesine davet ediliyorduk. O zaman biz müzakereci ülke de değildik. Ama ne zaman ki Sayın Schröder ayrıldılar, Chirac ayrıldı, yeni yapılanmada bir karar çıktı. Nasıl bir karar çıktıysa anlamakta zorlanıyorum. Ondan sonra bizi liderler zirvesine almadılar. Biz şu anda liderler zirvesine katılmıyoruz ama müzakereci ülkeyiz. Böyle bir ideolojik yaklaşım olur mu? Avrupa Birliğibir siyasi birlik değil ki. Avrupa Birliği her yönüyle, siyasi, sosyal yönleri de olan bir birlik. Bu birliği ideolojik bir birlik haline getirirseniz kaybeden o zaman siz olursunuz. Avrupa müktesebatı içinde olmayanlar Türkiye’ye dayatılmaya başlandı. Bunlar Türkiye’ye dayatıldıkça kaybeden, dayatanlar olmuştur. Biz kaybetmedik, biz her geçen gün güçlenmeye devam ettik.
* BİZİ HÂLÂ ANLAMIYORLAR: AB’ye yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz. Ama bizi anlamadılar, anlamak istemediler ve hâlâ da anlamıyorlar. Ama biz yine de kararlıyız ve dersimizi çalışıyoruz. 50 yıldır AB kapısında bekletilen başka ülke yok. 27 ülke kantara çıkarıldığında yarısından fazlasının Türkiye’nin gerisinde olduğunu göreceksiniz. Bunların yarısından fazlası AB’ye yüktür. AB’den yük almazlar.
* 6 MİLYONLA AB’YE ZATEN GİRDİK: Türkiye bir gerçeği yaşıyor. İslam ve demokrasinin bir arada nasıl yaşanabileceğini sergileyen bir ülkedir. Türkiye 75 milyon nüfusuyla şu anda ortaya koyduğu ekonomik performansıyla AB’ye çok ciddi katkılar sağlayabilecek bir ülkedir. Artık Türkiye zaten AB’nin içine girmiştir. Sadece Almanya’da 3 milyon nüfus var. En azından AB’nin diğer ülkelerinde var. 6 milyonla zaten AB’ye girmişiz.
* KIBRIS DİYE BİR ÜLKE YOK: Bakın AB müktesebatında içerisinde özellikle siyasi çekişmelerin olduğu ülkeler var, bölünmüş ülkeler var. Bölünmüş ülkeler AB’ne alınamaz. Mesela AB’de ‘Kıbrıs’ diye bir isim geçiyor. Dünyada ‘Kıbrıs’ diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs var arada da yeşil hat var. Şimdi bu yeşil hattı AB üyesi ülkeler görmüyor. Şu anda AB’de dönem başkanlığını Güney Kıbrıs yapıyor. Biz de şimdi onu tanımadığımız için müzakereler şu anda kesilmiş durumda. Şimdi bu AB müktesebatına ters. Merkel şunu söylemişti, ‘Biz Güney Kıbrıs’ı AB’ye almakla hata ettik’ ama hatada ısrar var. O süreçte Türkiye’ye yapılan haksızlığı Şansölye Schröder hatırasında yazdı.
* KARARI AB VERSİN: (Türkiye’nin AB konusunda kırmızı çizgileri var mı?’ sorusu üzerine) Bu konuyla ilgili kararı vermesi gereken yer AB’dir. Biz sabırla dersimizi çalışıyoruz, süreci devam ettiriyoruz. AB kararı verdiği anda ona göre biz bu kararı uygulamaya devam ederiz.
* İLK KEZ TARİH VERDİ: (‘Türkiye 2023’e kadar AB’ye üye olabilecek mi?’ sorusu üzerine) Her halde o kadar bizi oyalamazlar. O kadar bizi oyalamaya kalkarlarsa AB kendisi kaybeder, en azından Türkiye’yi kaybeder. Çünkü artık 2023 hedeflerine ilerleyen bir Türkiye var. Aynı zamanda 2071 hedeflerine de ilerleyen bir Türkiye var. Kim için? Doğmayan çocuklar için, doğacaklar için. Bu hedefi koyduk. Bu tabii aslında büyük düşünmenin gereğidir.
* BİZİ NİYE LİDERLER ZİRVESİNE ALMIYORLAR: Buradan çok açık ve net bir şey söyleyeceğim. Değerli dostum Schröder, liderler zirvesine katıldığı dönemde, biz de liderler zirvesine davet ediliyorduk. O zaman biz müzakereci ülke de değildik. Ama ne zaman ki Sayın Schröder ayrıldılar, Chirac ayrıldı, yeni yapılanmada bir karar çıktı. Nasıl bir karar çıktıysa anlamakta zorlanıyorum. Ondan sonra bizi liderler zirvesine almadılar. Biz şu anda liderler zirvesine katılmıyoruz ama müzakereci ülkeyiz. Böyle bir ideolojik yaklaşım olur mu? Avrupa Birliğibir siyasi birlik değil ki. Avrupa Birliği her yönüyle, siyasi, sosyal yönleri de olan bir birlik. Bu birliği ideolojik bir birlik haline getirirseniz kaybeden o zaman siz olursunuz. Avrupa müktesebatı içinde olmayanlar Türkiye’ye dayatılmaya başlandı. Bunlar Türkiye’ye dayatıldıkça kaybeden, dayatanlar olmuştur. Biz kaybetmedik, biz her geçen gün güçlenmeye devam ettik.
0 yorum:
Yorum Gönder