Arada sırada da olsa kendisini gösteriyordu, ama geçtiğimiz yılın Haziran ayından beri sesi çok az duyuldu.
Beşar Esad'ın Şam'daki opera binasından yaptığı ulusa sesleniş konuşması, kareografik olarak çok iyi düzenlenmiş bir konuşmaydı.
Esad, Suriye halkına ülkelerini savunmak için ayaklanma çağrısında bulunurken, dinleyen kalabalık da devlet başkanının bir saat süren konuşmasını, "Kanımız ve canımız sana feda olsun Beşar" sloganıyla sık sık kesti.
Esad konuşmasının başından sonuna dek şimdiye dek 60 bin kişinin öldürüldüğü ve 500 bin kişinin de yerinden yurdundan olduğu iç savaştan dış güçleri ve El Kaide cihadçısı "teröristleri" sorumlu tuttu.
Israrla, olan bitenin Suriye'ye karşı düzenlenmiş bir komplo olduğunu söyledi.
"Savaş halindeyiz, bu büyük ve haince bir savaş. Normal savaştan daha beter bir savaş. Ülkemizi savunmak zorundayız" dedi.
Esad, bir de barış girişimi gibi görünen bir adımdan söz etti; "ulusal karakter", referendum, seçim ve yeni bir hükümet sözü verdi.
Ama yakın bir zamanda iktidarı bırakmaya niyetli olmadığını ve kendisine karşı silahlı ayaklanma yapanlarla pazarlık etmeyeceğini de net bir şekilde vurguladı.
Esad, yapılacak olan değişikliğin şu anda var olan rejimin yerine geçecek olan bir değişiklik değil, rejime destek olan bir değişiklik olacağını söyledi.
Bu da Esad'ın hiçbir yere gitmeye niyetli olmadığı anlamına geliyor.
Konuşmaya Suriye'nin içinden ve dışından söz birliği edilmiş gibi aynı tonda tepkiler geldi.
AB, Esad'a iktidardan çekilme çağrısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Beşar için tek çare var, halkın iradesine saygı duymaktır ve halkın iradesi neyi istiyorsa ona uymaktır" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da "Beşar Esad ne Ortadoğu'da olanları ve Ortadoğu halklarının o haklı taleplerini, ne de kendi ülkesinde iki senelik büyük yıkımın sorumlularını anlamış görünüyor" diye konuştu.
Aslında Davutoğlu'nun bu sözleri kendisi ve Erdoğan için de geçerli olabilir. İki yıldan beri süregelen kanlı iç savaştan sonra ortaya çıkan gerçek, Esad'ın hala iktidarda olduğudur ve çekilmesi yönünde yapılan taleplere aldırış ettiğine dair en ufak bir işaret dahi yoktur. Gittikçe kuvvetlenen olasılık ise Esad'ın düşmanlarının birçoğunu uğurlayıp sonunda Suriye iç savaşından zaferle çıkmasıdır.
Washington da artık Suriye ile ilgili "gerçekçilik" ve "uzlaşma süreci" gibi terimler kullanılmaya başlandı. Bu terimler kullanıldığı zaman anlayın ki savaş kaybedilmiştir.
Esad'ın da dediği gibi, Suriye çok berbat bir savaşa sahne oluyor ve özellikle de bu konuşma sonrasında durumda herhangi bir değişiklik olacağına dair en küçük bir işaret bile yok.
Karşılıklı ödünlerle bir anlaşmaya varılacağı yolunda az da olsa bir umut vardı belki, ancak bu konuşma sonrası o da yerle bir oldu.http://www.varaktasarim.com/
Esad, Suriye halkına ülkelerini savunmak için ayaklanma çağrısında bulunurken, dinleyen kalabalık da devlet başkanının bir saat süren konuşmasını, "Kanımız ve canımız sana feda olsun Beşar" sloganıyla sık sık kesti.
Esad konuşmasının başından sonuna dek şimdiye dek 60 bin kişinin öldürüldüğü ve 500 bin kişinin de yerinden yurdundan olduğu iç savaştan dış güçleri ve El Kaide cihadçısı "teröristleri" sorumlu tuttu.
Israrla, olan bitenin Suriye'ye karşı düzenlenmiş bir komplo olduğunu söyledi.
"Savaş halindeyiz, bu büyük ve haince bir savaş. Normal savaştan daha beter bir savaş. Ülkemizi savunmak zorundayız" dedi.
Esad, bir de barış girişimi gibi görünen bir adımdan söz etti; "ulusal karakter", referendum, seçim ve yeni bir hükümet sözü verdi.
Ama yakın bir zamanda iktidarı bırakmaya niyetli olmadığını ve kendisine karşı silahlı ayaklanma yapanlarla pazarlık etmeyeceğini de net bir şekilde vurguladı.
Esad, yapılacak olan değişikliğin şu anda var olan rejimin yerine geçecek olan bir değişiklik değil, rejime destek olan bir değişiklik olacağını söyledi.
Bu da Esad'ın hiçbir yere gitmeye niyetli olmadığı anlamına geliyor.
Konuşmaya Suriye'nin içinden ve dışından söz birliği edilmiş gibi aynı tonda tepkiler geldi.
AB, Esad'a iktidardan çekilme çağrısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Beşar için tek çare var, halkın iradesine saygı duymaktır ve halkın iradesi neyi istiyorsa ona uymaktır" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da "Beşar Esad ne Ortadoğu'da olanları ve Ortadoğu halklarının o haklı taleplerini, ne de kendi ülkesinde iki senelik büyük yıkımın sorumlularını anlamış görünüyor" diye konuştu.
Aslında Davutoğlu'nun bu sözleri kendisi ve Erdoğan için de geçerli olabilir. İki yıldan beri süregelen kanlı iç savaştan sonra ortaya çıkan gerçek, Esad'ın hala iktidarda olduğudur ve çekilmesi yönünde yapılan taleplere aldırış ettiğine dair en ufak bir işaret dahi yoktur. Gittikçe kuvvetlenen olasılık ise Esad'ın düşmanlarının birçoğunu uğurlayıp sonunda Suriye iç savaşından zaferle çıkmasıdır.
Washington da artık Suriye ile ilgili "gerçekçilik" ve "uzlaşma süreci" gibi terimler kullanılmaya başlandı. Bu terimler kullanıldığı zaman anlayın ki savaş kaybedilmiştir.
Esad'ın da dediği gibi, Suriye çok berbat bir savaşa sahne oluyor ve özellikle de bu konuşma sonrasında durumda herhangi bir değişiklik olacağına dair en küçük bir işaret bile yok.
0 yorum:
Yorum Gönder