Sözlerimin sonuna kadar arkasındayım

JAN29



  • Partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, Bursa mitingindeki sözleriyle ilgili olarak, "bugün de bu sözümün sonuna kadar arkasındayım" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Bursa'da hafta soru gerçekleştirilen Kuruluş Mitingi'ne değinen Bahçeli, "Meydanı şereflendiren vatandaşlarımın hep bir ağızdan beyan ettikleri ve Türkiye'nin batışına, milletin çözülmesine itiraz eden, bizzat millet iradesinin inisiyatif almasına vurgu yapan sözlerine karşılık 'Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir' ifadesini kararlılıkla kullandım. Bugün de bu sözümün sonuna kadar arkasındayım. Asla dilemeyiz ama, hükümetin teslim olduğu, teröristlerin hâkimiyet kurduğu, Türk milletinin bölündüğü, son yurdumuzun parçalandığı bir ortamda bizim duyarsız, tepkisiz kalacağımız mı zannedilmektedir? Herkes bilsin ki, yeri ve zamanı geldiğinde ne yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de anlaşılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi geçilmeden hain niyetler amacına ulaşamayacaktır" dedi.
Bahçeli, "Milli kimliği kabullenmeyen, millet nedir bilmeyen, milliyetçilik nedir anlamayan, üstelik namus ve şeref simgesi şanlı bayrağımızı bez parçası olarak tanımlayan vicdansızlar PKKterör örgütünün eline düşmüş, yemini yutmuştur. Türkiye AKP'nin kurumuş, kapanmış, kaçık, kaçkın, kahredici, kamburlaşmış politikaları altında ezilmiş, aynı zamanda erimeye başlamıştır. Kayıtsız şartsız bölücülüğün kaydırağına binen, menfaate dayalı olarak da İmralı canisiyle dostane ilişki kuran Başbakan ve hükümeti, kontrolsüz şekilde karanlığa doğru hızla kaymaya yüz tutmuştur" dedi.
"Hükümet, yıllardır mücadele ettiğimiz PKK'yı şehre taşıdı"
Başbakan Erdoğan'ın yardım ve kolaylaştırıcı girişimleriyle İmralı canisinin başına talih kuşu konduğunu, PKK paçavralarının meydanları kapladığını,  bölücülük propagandalarının süreç kaporası sayesinde zıvanadan çıktığını söyleyen Bahçeli, "Türkiye'yi yönetmekle sorumlu ve görevli bir hükümet, on yıllardır mücadele ettiğimiz terör örgütü PKK'yı şehre taşımış, militanlarına zafer havası yaşatmış, canibaşının mesajlarının pervasızca okunmasına zemin açmıştır. Başbakan Erdoğan bu manzarayı olumlu karşılamış ve umut verici bulmuştur" diye konuştu.
"Cumhuriyet'i savunmakla görevli savcılar, hakimler nerededir?"
"Bu ortam içinde Türk bayrağı inmiş, Türk milleti incinmiş, Türk devleti hafife alınmıştır" diyen Bahçeli, şunları söyledi:  "Türkiye Cumhuriyeti'nin en bunalımlı dönemlerde bile, hakeza krizlerle iç içe geçmiş devirlerinde dahi bu şekilde bir çirkinlik, iğrençlik ve kepazelik yaşanmamıştır. Acaba ne zamandan beridir, kanlı teröristleri övmek, suçun ve suçluların propagandasını yapmak meşru, masum ve olağan görülmektedir? Türk Ceza Kanunu'nun 215'nci maddesinde yer ve ifade bulmuş olan; “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırö kuralına neden hala riayet edilmemektedir? Terör, cebir, şiddet ve tehditle işlenen suçların veya bu suçları işleyen faillerin övülmesinin, bu övgünün beraberinde kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikeyi ortaya çıkarma ihtimalinin yüksek olacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Öte yandan Türk bayrağının inmesine göz yummaya, canilerin mesajını sanki doğal ve sıradan bir halmiş gibi göstermeye hukuk kitaplarının hangi sayfasında müsaade ve cevaz vardır? Açıkça Türkiye'nin çözülmesi ve çökmesi için bir teröristin kanlı mesajları ne zamandan buyana olumlu görülür ve müspet karşılanır olmuştur? Sorarım sizlere, Cumhuriyet'i savunmakla görevli savcılar, hâkimler nerededir, nereye gitmişlerdir? Şayet, 21 Mart tarihinde Diyarbakır'da olanlar suç değilse, bundan sonra suç olarak neyi göreceğiz, nelere suç diyeceğiz? Ey AKP, ey bölücüler, ey bayrak nedir bilmeyenler, ey dönekler, ey düşman ağzıyla konuşanlar, bu şanlı bayrak size rağmen var olacak, size rağmen nazlı nazlı dalgalanacaktır. Ve biliniz ki, Türk milletinin önüne düşerek tüm çapsızların ve çapulcuların temizlenmesine ön ayak olacaktır."
"Başbakan tüm umutlarını kara gün dostu terörist Öcalan'a bağlamıştır"
AKP'nin PKK ve İmralı canisiyle yürüttüğü müzakerenin ve pazarlık trafiğinin gittikçe hızlandığını ve sahasının genişlediğini belirten Bahçeli, "Anlaşılan Başbakan tüm umutlarını kara gün dostu terörist Öcalan'a bağlamıştır. Şu talihsizliğe ve köhnemişliğe bakınız ki, Başbakan Erdoğan, PKK ve İmralı canisiyle ortak ihanet komisyonunda buluşmuş, var olan tüm değerlerimizin, kabullerimizin, ilke ve esaslarımızın kavrama noktasından tutarak deşmeye ve dağlamaya yönelmiştir. PKK'ya ve İmralı canisine sözde çözüm ve barış adına kefil olanlar, bu da yetmezmiş gibi kefaret altına girenler vicdanlarını rehin bıraktıkları için milli perspektifi ve milli konsepti tamamen dışlamışlardır" dedi. 
"Bu hayaldir, temelsizdir, boştur ve avuntudur"
"İmralı canisi geçen haftaki ölüm metninde, PKK'lı militanların sınır dışına çekilme aşamasına geldiklerini duyurmuştur" diyen Bahçeli, şunları söyledi: "AKP, yandaş basın, satılmış kalemler, çürümüş beyinler, donmuş kalpler hemen bu kurnaz ifadenin üstüne atlamışlar vePKK'nın sınır dışına çıktığını canlı yayınlardan, manşetlerden veya değişik vasıtaları kullanarak gündeme getirmişlerdir. Oysa ki canibaşı böyle bir şey dememiştir. Kaldı ki PKK'nın buna niyeti de görülmemiştir. PKK'nın sınır dışına çekileceğini müjdeleyen ihanet senfonisi bir kez daha karavana atmış, milletimizi yanıltmak ve kandırmak için her pis tezgâhtan, her ahlaksız komplodan istifade etmeye tevessül etmişlerdir.  Hepsinden daha da önemlisi, PKK'nın yuvalandığı, saldırılarını ve suikastlarını planladığı terör kamplarının sınır dışında olmasıdır. Sınır ötesinde kan ve ölüm denklemi kuran, pusuları icra etmek ve can almak için elleri tetikte bekleyen katiller, nasıl olacak da sınır dışına yeniden çıkacaklardır. Kandil neresi, mahmur kampı neresi, Türkiye sınırları içinde mi? Bu hayaldir, temelsizdir, boştur ve avuntudur."
"Ateşkes diğerlerinden farksız olmayacaktır"
PKK'nın ateşkes kararının stratejik olmayıp, yalnızca günü kurtarmaya yönelik taktik mahiyetli bir hamle olduğunu belirten Bahçeli, "Bugüne kadar PKK, sekiz defa sözde ateşkes kararı vermiş, ama kısa süre sonra kanlı saldırılarını artırarak ölüm saçmıştır. Şimdiki de diğerlerinden farksız olmayacaktır. Üstelik kanlı örgütün elebaşları, sözde ateşkesin karşılıklı olacağını küstahça iddia edebilmiştir. Ayrıca adıyla müsemma olan PKK'lı Karayılan, terör örgütünün sözüm ona sınır dışına çekilmesi için hükümete ve Meclis'e görev hatırlatması yapmış, yasal güvenceler istemiştir. Bu teröristin, AKP'nin hışmına uğrayan, köşesi elinden alınan, kalemi epey zaman önce kırılan ve 12 kötü adamdan birisi olarak performansı pek de fena sayılmayan Hasan Cemal'e geçtiğimiz günlerde verdiği üçüncü mülakatı ibretliktir" diye konuştu.
Akil adamlar heyeti
PKK'lı Karayılan'ın sözde barışın ön şartı olarak İmralı canisinin özgür kalmasını vurguladığını hatırlatan Bahçeli, "Devamla Başbakan'ın 'Silahları ayaklarınızın altına alın ve gelin siyaset yapın' sözlerine karşılık olarak KCK tutuklularının salıverilmesini talep etmiştir. Bunun yanı sıra, PKK'nın anayasadan beklentisi de üç aşamalı olarak ifade edilmiş, bunlar yeni vatandaşlık tanımı, kimliklerin tanımı ve Türk milletinin tanımı noktasında düğümlenmiştir. Hatta PKK'lı Karayılan tıpkı 2009 yılının mayıs ayında söylediği gibi, Akil Adamlar Heyeti kurulmasını dayatmış ve dillendirmiştir. AKP'de bunu kabul etmiş olacaktır ki, kimliği, niyeti, ideolojisi, maksadı zifiri karanlık olan yeni bir kötüler listesi organize ederek düğmeye basmıştır. Görünen gerçek şudur; AKP zihniyeti PKK'nın zorlamalarına çoktan ikna olmuş ve onay vermiştir" dedi.
"Türk milletine psikolojik harekat yapacaktır"
Akil Adamlar Heyeti'nin oluşturulması, PKK'ya çözüm çekilişinden çıkan meblağı yüksek ve kabarık bir ikramiye olarak belirginlik kazandığını belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Başbakan Erdoğan geçtiğimiz hafta sonunda Eskişehir'e giderken PKK'nın muhatabı olarak hükümeti göstermiştir. Ve Akil Adamlar Heyeti'nin; akademisyenlerden, iş dünyasından, sivil toplum kuruluşlarından ve medyadan temsilciler almak suretiyle yedili gruplarla teşkil edileceğini söylemiştir. Bu açıklamasında, akılları durduran, milli vicdanları sükûtu hayale uğratan bir tespit ve yorumda da bulunmuştur. Başbakan Erdoğan'a göre, bu yedili gruplar Türk milletine psikolojik harekât yapacaktır. Başbakan'a göre bu zevat, toplumsal algının yönetilmesiyle, milletimizin PKK konusunda hazırlanmasıyla meşgul olacaktır. Bu olacak, pas geçilecek ve küçümsenecek bir şey değildir."
"MHP bunlar gibileri yene yene 44 yılını geride bıraktı"
Bahçeli, "Diğer taraftan partimizin dimdik duruşundan rahatsız olanlar, milli heyecanından kıvrananlar kan durursa, terör biterse bizim de biteceğimizi, baraja takılacağımızı ve kapımıza kilit vuracağımızı bayat ve bayağı sözlerle açıklamışlardır. Allah'a şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket Partisi bu omurgasızların, bu küfre batmışların, bu iftira seline kapılmışların oyunlarını boza boza, tuzaklarını yara yara, bunlar gibileri yene yene 44 yılını geride bırakmıştır. Aynısını yine yapacak, bozguna uğramak için kaşınanların yine cesaretle ve milletimizin eşsiz desteğiyle üstesinden gelecektir. Kabul edilsin ki, bunların dilekleri gerçekleşseydi, gökten ne yağacağını herkes görürdü. Bu çevrelerin, küçücük kafalarıyla, kompleksli şahsiyetleriyle, narsist tutumlarıyla, egoist tavırlarıyla ve gayri milli özellikleriyle MHP hakkında hüküm vermeleri, asılsız yorumlarda bulunmaları boylarını ve hadlerini fazlasıyla aşacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi; Türk milletinin içinden çıkan, yine milletin huzuru, kardeşliği, dirliği, refahı ve iyiliği için varını yoğunu ortaya koyan, üstelik Türkiye'nin var olması için her şeyi göze alan milli ruhtur, milliyetçi şuurdur. Şiddet ve barbarlığın yanında hizalanmış, katillerin elinden su içmiş, onların bilirkişiliğine intisap etmiş çok yüzlüler ne bizi anlayabilecek ne de bizimle birlikte olabileceklerdir" diye konuştu.
"Bugün de bu sözümün sonuna kadar arkasındayım"
Bursa'da gerçekleştirilen Kuruluş Mitingi'ne değinen Bahçeli, "Meydanı şereflendiren vatandaşlarımın hep bir ağızdan beyan ettikleri ve Türkiye'nin batışına, milletin çözülmesine itiraz eden, bizzat millet iradesinin inisiyatif almasına vurgu yapan sözlerine karşılık 'Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir' ifadesini kararlılıkla kullandım. Bugün de bu sözümün sonuna kadar arkasındayım. Asla dilemeyiz ama, hükümetin teslim olduğu, teröristlerin hâkimiyet kurduğu, Türk milletinin bölündüğü, son yurdumuzun parçalandığı bir ortamda bizim duyarsız, tepkisiz kalacağımız mı zannedilmektedir? Herkes bilsin ki, yeri ve zamanı geldiğinde ne yapacağımız ve neyi göze alacağımız mutlaka görülecek, tümüyle de anlaşılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi geçilmeden hain niyetler amacına ulaşamayacaktır" dedi.
"İsrail, kaz gelecek yerden tavuğu esirgedi"
İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi ile ilgili olarak Bahçeli, "Biz başından beridir, İsrailtarafından özür ve tazminat meselesinin yerine getirilmesinden bahsettik, bu görüşümüzden de bir an olsun ayrılmadık. Başbakan Erdoğan'ın, bizim tarafımızdan söylendiğini iddia ettiği, 'İsrail özür dilemez, beklemeyin,' sözleri ise tam anlamıyla yalan ve iftiradan ibarettir. Kendisinin İsrail'e yönelik olarak sarfettiği; 'terörist, bozguncu, sapık, vahşi, barbar, katil, cani' sözleri gerçek olup henüz tazeliğini korumaktadır. Üstelik Mavi Marmara saldırısından çok kısa bir süre sonra, İsrail'in OECD'ye üye olmasına onay veren de Başbakan ve hükümetinden başkası olmamıştır. Şimdi kalkıp İsrail Başbakanı'nın Obama talimatlı ve bölgesel hesaplar öyle gerektirdiği için özür dilemesini iç siyasete malzeme yapılması, istismarcılığının tekrar tescili olarak görülmelidir. Anlaşılan İsrail, kaz gelecek yerden tavuğu esirgememiş, 3,5 yıllık süründürme ve oyalamadan sonra, Suriye ve İran'ı baz alan gizli gündem nedeniyle özür dilemiştir" diye konuştu,
"ABD başkanı iki tarafı da terbiye etti"
"ABD Başkanı iki tarafı da terbiye etmiş,  telefon diplomasisiyle aralarını bulmuştur" diyen Bahçeli sözlerini şöyle tamamladı: "Elbette bu özür meselesinin birçok düşündürücü tarafları, sorgulanması gereken yanları vardır. Ancak teknik ayrıntıya girmeksizin ifade etmek gerekirse, AKP hükümeti bölgesel projeler kapsamında İsrail'e yanaştırılmış, BOP'un hedeflerine, küresel planların emellerine kanalize edilmiştir. Başbakan Erdoğan, Avusturya'da Siyonizm'e yönelik kullandığı sözlerini bu şekilde tamir etmiş ve beklendiği gibi ABD'nin tepkilerini de frenlemiştir. Obama'nın Ortadoğu seyahati sırasında gerçekleşen bu özür meselesi tesadüf görülmemeli, İsrail'in bir tavizi olarak değerlendirilmemelidir. HedefSuriye'dir, hedef İran'dır ve hedef İsrail'in güvenliğini sağlama alarak, Kürdistan'ın kurulmasına yol ve alan açmaktır. Tüm bu gerçekler ortadayken, özür meselesinden siyasal rant ummak, billboardları Başbakan'a minnet sözleriyle donatmak ilkel bir mantığın ürünü, fırsatçı zihnin telaşı olarak görmek lazımdır."

http://www.varaktasarim.com/

0 yorum: