Önce of sonra oh

JAN29


Ziraat Türkiye Kupası’nda Beşiktaş, Ofspor önünde zor anlar yaşadı. Gökhan’ın şok golüyle sarsılan Kartal asları oyuna girince toparlandı, Fernandes ile Almeida’nın sayılarıyla turu kaptı

SERDAR SARIDAĞ

Haberin fotoğrafları
Ziraat Türkiye Kupası 3. turunda 2. Lig ekiplerinden Ofspor’u evinde ağırlayan Beşiktaş, rakibi karşısında İnönü Stadı’nda adeta ecel terleri döktü.
2-1 Beşiktaş’ın galibiyetiyle biten karşılaşmanın 8. dakikasında Gökhan’ın ayağından yediği şok golle siyah - beyazlı takım bir anda 1-0 yenik duruma düştü.
İlk yarıda yedek oyunculardan kurulu bir kadroyu, Ofspor karşısına çıkartan Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba, skorun bir türlü değişmemesi nedeniyle ikinci yarıya Almeida ve Fernandes gibi etkili isimleri alarak başladı. Manuel Fernandes’in 65. dakikada kullandığı serbest vuruştan gelen golle ayağa kalkan Beşiktaş bu dakikadan sonra daha da baskılı oynamaya başladı.
Fernandes’in attığı golle özgüvenini bulan Kartal,  Almeida’nın 72. dakikada attığı golle 2-1 üstünlüğü yakaladı.
Kalan dakikalarda başka gol olmayınca Beşiktaş Erkan Kaş, Hasan Türk, Emre Özkan, Fernandes ve Almeida’nın etkili oynadığı karşılaşmadan 2-1 galibiyetle ayrılarak tur vizesini kaptı.
‘Yine kâbus gibiydi’
Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba, Ofspor karşısında turu geçtiklerini ancak bazı oyuncularının ortaya koyduğu performanstan memnun kalmadığını söyledi.
Aybaba, Niğde Belediyespor ile oynadıkları ve 2-1 kazandıkları 2. tur maçı için ”Kâbus gibi” yorumunda bulunduğunu hatırlatarak, ”Ofspor maçı da yine kâbus gibiydi. Ciddiye mi almıyoruz, rakipler mi ciddiye alıyor bilemiyorum. Bazı oyuncuları planlıyoruz, düşünüyoruz ama sahada istediklerimize cevap veremiyorlar” ifadelerini kullandı.
Bu arada maç öncesi iki takım taraftarları arasında gerginlik yaşandı. Karşılaşmanın ikinci yarısında ise siyah-beyazlı taratarlar protokol tribününde yer alan Ofspor yöneticilerine tepki gösterince ortam bir anda gerildi. Taraftarlar Batuhan’ı oyundan çıkarken protesto etti.
 
Gençler sahada
Samet Aybaba, Ofspor karşısında genç oyuncularına şans tanıdı. Siyah-beyazlı ekipte Kadir Arı, Emre Özkan, Hasan Türk ve Erkan Kaş gibi genç oyuncular ilk 11’de forma giydi. Ofspor karşısında ilk 11’deki tek yabancı Escude olurken Fernandes, Almeida, Sivok, Hilbert, Olcay ve Oğuzhan’ın yanı sıra genç kaleci Emre Metin de yedek kulübesinde yer aldı. Sahaya Necip kaptan çıktı.
MAÇIN KARNESİ
HAKEMLER: Kutluhan Bilgiç, Baki Yiğit, Emre Suna
BEŞİKTAŞ:  Cenk (6) - M.Akyüz (5), Ersan (5), Escude (5), E.Özkan (6) - Kadir (5)  (Almeida Dk.46 (6), Necip (6), Hasan (6), Veli (5) (Fernandes Dk.46 (7), Erkan(7) - Batuhan (5) (Oğuzhan Dk.46 (5)
YEDEKLER: E. Metin, Sivok, Olcay, Hilbert
OFSPOR: Hasan (5) - Rıdvan (6), Adem (6), Rasimcan (5), A.Çubukcu (5)- Çetin (5) (Güray Dk. 49 (5), Savaş (5)  (Ziya Dk.71), Gökhan (7) (A.Kırmacı Dk. 79),  Tuncay (6), Hicabi (6) - Cem (5)
YEDEKLER: Ahmet, Ercan, Can, Aykut
GOLLER: Gökhan (Dk.8), Fernandes (Dk.65),
Almeida (Dk.72)
SARI KARTLAR: Hasan, Emre, Fernandes, Erkan (Beşiktaş), Rıdvan, Çetin, Gökhan Savaş (Of)
 

continue reading

Zirvede ‘çift başlılık’ polemiği

JAN29


29 Ekim kutlamalarının ardından Çankaya Köşkü ile Başbakan Erdoğan arasındaki ‘barikatları kim açtırdı?’ polemiğibaşkent Ankara’da sert rüzgârlar estirmeyi sürdürüyor

Zirvede ‘çift başlılık’ polemiği
MİTHAT YURDAKUL Ankara
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Ankara Ulus’ta 1. Meclis önünde yapılan alternatif kutlamada yaşanan olaylar, Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında, karşılıklı sert açıklamaların yapıldığı bir sürece dönüştü. Devletin zirvesinde sert rüzgarlar estiren açıklamalar şöyle:
-   BARİKATLAR NASIL KALKTI: Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda, Erdoğan, 29 Ekim yürüyüşünde,  “Barikatların kaldırılması direktifini ben vermedim. Bence polis görevini tam yapamadı. Alınan istihbaratın gereği yapılamadı. Yaralı polisleri görmüyorsun, sadece su ve biber gazını görüyorsun.  CHP ise illegal örgütlerin peşine takılıp, onları legalleştirmeye çalışıyor. Yapılan alternatif kutlama bile değil. Adeta burayı provoke etmeye çalışan bir olay” dedi. Resepsiyonda, bunun üzerine “barikatların açılması talimatını kimin verdiği” tartışması yaşandı. Bu sırada, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever,  Gül’ün Ankara Valisi’ni 2 gün önce  çağırarak, miting ve yürüyüşe katılanlara “esnek davranılması” konusunda uyarılarda bulunduğunu açıkladı.
-  ÇİFT BAŞLILIK: Erdoğan, Almanya ziyaretine çıkarken, havaalanında  şunları kaydetti: “Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Valime böyle bir talimat verdi mi vermedi mi, bu konudan da haberim yok ki ben
Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimat vereceğine de inanmıyorum. Çünkü bu ülkeyi çift başlı bir yönetimle bugüne kadar getirmedik. Bundan sonra çift başlı bir yönetimle bu ülke bir yere varmaz. Eğer bu ülkede bir başkanlık sistemi arzu ediliyorsa ben bundan yanayım. O zaman böyle bir sıkıntı olmaz ama bunun dışında kimin ne yapacağı bellidir. Dolayısıyla bir Başbakan olarak benim görevim bellidir, Sayın Cumhurbaşkanımızın da görev alanı bellidir. Kimse de böyle bir gayretin içerisine girerek durumdan vazife çıkarmasın.”
-  GÜL’DEN YANIT: Gül de, dünkü kabul programında sorular üzerine, “Önce tabii Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet Bayramı’nın bütün ülkede nezih bir şekilde kutlanmasıyla ilgili yetkililerin dikkatini çekmemden daha doğal bir şey olmaz. Ayrıca çift başlılık gibi bir şey de olmaz. Memleket idaresinde, ülke idaresinde çift başlılık doğru da değildir. Böyle bir şey zaten söz konusu da değildir. Anayasamız, mevcut kanunlarımız hepimizin yetki ve görevlerini, sorumluluklarını zaten açıkça belirtmiştir. Bu bakımdan hepimizin yanlış anlamalara fırsat vermemesi gerektiği kanaatindeyim” dedi.
-  AÇLIK GREVİ:  Erdoğan dün Almanya’da açlık grevleri için şunları söyledi:
“Bir defa Türkiye’de şu anda ölüm orucunda olan bir kişi var. Bu tabii ki cezaevlerindeki tıbbi müdahalelerin kontrolü altındadır. Ancak onlara ‘ölün’ diyen siyasi parti ve ya terör örgütümensupları kendi aralarında kuzu kebap pişirip yeme suretiyle bütün resimleri elimizdedir. Açlık grevi şu anda yok. Bu da tamamen şovdur. Şu anda zaten yarıdan fazlası da bu işi bırakmış vaziyetteler.
Kaldı ki açlık grevi vs. bu tür şeylerin hepsi de diğer suçlar da zaman zaman olur, burada da yine hastanelerimizin bütün personeli orada kontrol altında tutarlar, böyle bir sıkıntı olursa gereklimüdahaleyi yapmak suretiyle tedavi sürecini sürdürürler.”
Gül’ün ise dün DİSK Başkanı Erol Ekici ile yaptığı görüşmede bu konuya değindiği öğrenildi.
 Ekici, Gül’ün, “Bu konuda farklı şeyler olsa da düşündüğümü söylemeye devam edeceğim. Bu konudaki hassasiyetim sürüyor. Bu tip olaylar geçmişte de bir şey kazandırmadı, bundan sonra da kazandırmaz. Bundan sonra da çözüm arayışım olacak” dediğini söyledi.

continue reading

‘Türkiye de nükleer silah geliştirecek’

JAN29


İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, İran’ın nükleer silah geliştirmesi durumunda Türkiye dahil tüm Ortadoğu’nun onu takip edeceğini ve dünyanın bir ‘kabus’ için geri sayıma başlayacağını söyledi

‘Türkiye de nükleer silah geliştirecek’
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barakİran’ın nükleer silah geliştirmesi durumunda Türkiye’nin de birkaç yıl içerisinde nükleer silah geliştirebileceğini öne sürdü. İngiltere’de yayımlanan The Daily Telegraph gazetesine konuşan Barak şunları söyledi: “Eğer İran nükleer silah geliştirirse bu başarı Ortadoğu’da bir silah yarışını tetikleyecek ve bölgede nükleer silahı olmayan rejim görmek mümkün olmayacak. Suudi Arabistan haftalar içerisinde nükleere dönecek. Türkiye birkaç yıl içerisinde nükleere dönecek. Yeni Mısır da bunu takip etmek zorunda kalacak. Dünya nükleer materyallerin terörist grupların eline geçtiği bir kabusa doğru geri sayıma başlayacak.”


Planları 10 ay erteledi
Barak, yazın yaşanabilecek olası bir krizden İran’ın nükleer çalışmalarında geri adım atması ile kaçınıldığını belirtti. İran’ın elindeki orta derecede zenginleştirilmiş uranyumun 3’te 1’ini sivil amaçlarla kullanarak, nükleer bomba üretimini ertelediğini vurgulayan Savunma Bakanı, “İran böylece nükleer silah sahibi olacağı anı 8 ila 10 ay arasında erteledi” dedi. Barak’a göre İran bu adımı ABD seçimlerine kadar zaman kazanmak ya da Uluslararası Atom Enerji Kurumu’na verdiği sözlere uyduğuna dair gösteriş yapabilmek adına attı. Bunun kesin bir dönüş olmadığının altını çizen Barak, İran’ın öyle ya da böyle nükleer silah üretiminden vazgeçmeyeceğini söyleyerek “2013’te İsrail ve müttefiklerini İran’ın nükleer tesislerine bir saldırı düzenleyip düzenlememe konusunda karar vermek durumunda kalacaklar” dedi.

Saldırı tehlikeli olacak
İran’ın akıllıca davrandığını belirten Savunma Bakanı, bu sayede zaman kazandığını söyledi. Barak, “İran’a şimdi düzenlenecek bir harekat daha az tehlikeli olurdu” diye konuştu. İsrailli Bakan, İran’a operasyon kararının neden olabileceği tehlikeli sonuçlar sebebiyle alınmasının kolay olmadığını ve İsrail’in tek başına saldırma hakkını da sakı tuttuğunu vurguladı. Yine de ‘yanlış anlaşılmak istemediklerini’ söyleyen Barak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir sabah uyandığımızda ayetullahların toplanıp bundan vazgeçtiklerini öğrenmeyi isterim. Fakat bunun olacağına inanmıyorum.

continue reading

EDER SÜRPRİZİ

JAN29


Fenerbahçe, Braga’nın 1.88’lik golcüsü Eder’i transfer listesine aldı. Sow’un yanına güçlü bir forvet arayan sarı-lacivertliler devre arasında Bienvenu ve Semih’le yollarını ayırarak Portekizli yıldızı kadroya katmayı planlıyor

01 Kasım 2012 | 02:30
YUSUF KOBAL

Fenerbahçe’nin, Braga’da top koşturan Portekizli golcü Eder’le ciddi olarak ilgilendiği bildirildi. Sezon başında forvet hattını Dirk Kuyt’la takviye eden, ancak Hollandalı yıldızdan özellikle son haftalarda gol olarak beklediği verimi alamayan sarı-lacivertlilerin, 1.88 boyundaki Eder’e kanca attığı öğrenildi.
Braga’ya bu sezon başında Portekiz ekibi Coimbra’dan bedelsiz gelen 24 yaşındaki Eder, 10 karşılaşmada attığı 7 golle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Bonservisi çok cazip
Moussa Sow’un yanına hem güçlü hem de kaliteli bir forvet arayan Fenerbahçeli yöneticilerin, Eder’in ideal isim olduğunu düşündüğü ve Portekizli golcüyü yakın takibe aldıkları ifade edildi.
Tam ismi, Ederzito Antonio Macedo Lopes olan başarılı futbolcu, Galatasaray ile Braga arasında İstanbul’da oynanan maçta ortaya koyduğu performansla vitrine çıkmıştı. Eder, Türk Telekom Arena’da 2-0 kazandıkları karşılaşmada güçlü fiziği, top tekniği ve özellikle ilk goldeki katkısıyla adından söz ettirmişti.
Fenerbahçe’nin, gözden çıkarılan Henri Bienvenu ve Semih Şentürk’le devre arası yollarını ayırarak Eder’i resmen kadrosuna katmanın hesaplarını yaptığı vurgulandı. Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın, Eder kalitesinde bir oyuncunun alınması konusunda güvence verilmesi halinde Bienvenu ve Semih’in gönderilmesine onay vereceği kaydedildi.
Eder’in bonservis bedelinin 4-5 milyon euro düzeyinde olduğu, Fenerbahçe’nin bu rakamın üzerine de çıkabileceği öğrenildi.
Eder kimdir?
Yaşı:    24 (22.12.1987)
Kulübü:    Braga
Ülkesi:    Portekiz
Pozisyon:    Forvet
Boyu:    1.88 metre
Sezon    Kulübü    Maç    Gol
2012-13    Braga    10    7
2011-12    Coimbra    22    7
2010-11    Coimbra    27    5
2009-10    Coimbra    27    6
2008-09    Coimbra    27    1
n Eder, Portekiz Milli Takımı
formasını 3 kez giydi, golü yok.

continue reading

Çılgın Proje 2: TL Zone

JAN29


Başbakan Tayyip Erdoğan, Almanya seyahatinde “İngilizler öneriyor, zaten ben de söylüyorum” diyerek “TLzone” önerisini ortaya attı. Türk parası parasal bir bölge yaratabilir mi? Ünlü ekonomistlere sorduk: Ortak yanıt, şimdilik hayır...

Çılgın Proje 2: TL Zone
SONGÜL HATISARU
Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün euro’ya geçmeyen İngiltere’ye atıfta bulunarak, “TLzone” önerisini ortaya attı. İngiltere’nin halinden memnun olduğuna vurgu yapan Başbakan, “Hatta bize de tavsiyede bulunuyorlar. ‘Sakın’ diyorlar ‘Eurozone’a girmeyin. Siz de TLzone yaparsınız’ diyorlar. ‘Zaten ben de öyle düşünüyorum’ diyorum” dedi. ‘Zone’ kelimesi Türkçe’de “bölge” anlamına geliyor. Başbakan bu sözlerle “TL” kullanan ülkelerden oluşan bir para birliği isteğini paylaşmış oluyor. Bu çıkış TL’yi bölgesel bir para birimi haline getirir mi? Suriye gerçeğinde yaşananlar gözönüne alındığında hangi ülkeler TL altında birleşmeye razı olacak sorusu soruluyor. Suriye, İranRusya ile çok yakın olmadığımız ortada. Azerbeycan, Türki Cumhuriyetler,ÜrdünIrak seçenekleri kalıyor. Ancak ekonomik gerçekler bunu da havada bırakıyor. Çünkü TLzone’un ekonomik bir fayda yaratması için karşılıklı ticaretin yoğun olması şart. Türk Lirası bir “zone” yaratabilir mi? Ekonomistlere sorduk. Cevap ortak: Hayır, yaratamaz.
 
EGE CANSEN
Çin’e bile yeni güven geldi

TL, bölgesel bir para olabilir mi? Maalesef hayır. TLzone fantezi. Bir paranın bölgesel bir para birimi haline gelmesi çok zor bir hadisedir. Son dönemde yuan için (Çin parası)  böyle birşeyden bahsediliyor. Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Sürekli cari fazla veriyor, borcu olmayan, herkesten alacağı olan bir ülke. Düşünün ki bu ülke için bile yeni yeni; artık yuan da bir bölgesel ödeme aracı olsun, deniyor.
Eskiden İngiltere’nin böyle bir ‘Sterlinzone’u vardı. Eski İngiliz sömürgeleri: Ürdün, Mısırsterlinzone’a dahildiler. Rezervlerini sterlin olarak tutarlardı. Ama TL için böyle bir şeyden bahsetmek fantezi. Bugün için mümkün değil.
 
TANER BERKSOY
Egemenliği verirler mi?

Eurozone gibi bir para birliği oluşturmanın ciddi kuralları var. İktisat politikası, maliye politikası uyumu, ortak merkez bankası lazım. ‘TLzone’ olabilmesi için kimle yapacaksanız, ortak bir maliye, borçlanma politikasını nasıl oluşturacaksınız. Para, biliyorsunuz en önemli egemenlik unsuru. İngiltere parası üzerindeki egemenlik hakkını birliğe aktarmak istemediği için eurozona girmedi. Kiminle yapacaksınız. Suriye, İran, Rusya, hatta Irak. Ortadoğu’da böyle bırakın egemenlik hakkından vazgeçip onu Merkez Bankası’na aktarmayı, millet birbirinin gırtlağını kesiyor. Bu ülkeler arasında ortaklık bile zor da, TL’de ortaklık daha da zor.
 
DENİZ GÖKÇE
Uzun vadede olabilir

Bir ülkenin parasının dünyada kabul edilen para olması için dünya ticaretinde payınızın büyük, paranın değerinin sağlam olması lazım. Bu parayı tutanların ziyan etmemesi için ülkelerin, o para cinsinden çok yüksek hacimde kendi kamu menkul kıymetlerinin olması lazım. Öte yandan paranızın konvertbıl olması lazım.
Bu şartların sağlanması için epeyce uzun zaman geçmesi lazım. Dolayısıyla TL belli bir bölgede kabul edilen bir para olabilir. Yani komşularımızla Azerbeycan, Irak, belki Ürdün gibi yerlerde kabul edilen bir para olabilir. Ama dünya çapında, yani dolar, euro ve Çin parasıyla rekabet edebilecek duruma gelmesi oldukça zor.
Başbakan güçlü TL’yi mi kastetti?
TLzone ile ilgili Milliyet’e konuşan dış ticaret yetkilileri, Eurozone’a bire bir benzeyen “TLzone” uygulaması için, para dolaşımını TL üzerinden yapan ülkelere ihtiyaç olduğunu belirterek, Erdoğan’ın bu ifade ile “AB’ye girilse bile güçlü TL” vurgusu yaptığını ifade etti.

TİM’den destek
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Euro bölgesindeki istikrarsızlığın aşikar olduğunu belirterek, Erdoğan’ın, Eurozone dışındaki İngiltere’yi örnek gösterdiğini söyledi. Erdoğan’ın para birimlerini tekleştirmekten çok TL üzerinden ticareti kastettiğini belirten Büyükekşi, “İran, Rusya ve Çin ile TL ve onların parası üzerinden kısmen ticaret yapılıyor. Eskiden TL’nin komşu ülkeler üzerinde kambiyo değeri yoktu. Şimdi bu ülkelerde TL kullanılabiliyor. Zone değil de kasıtın TL üzerinden ticaret olduğunu düşünüyoruz” dedi. Suriye, Irak, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde TL’nin etkili olduğunu anlatan Büyükekşi, ihracatçı olarak yerel parayla ticareti desteklediklerini kaydederek, “Kısa değil belki ama orta vadede olabilir” diye konuştu.
MİTHAT YURDAKUL Ankara
Eurozone garip karşıladı!
Başbakan Erdoğan’ın “TLzone” atfında bulunması dikkat çekse de bu yaklaşımın uygulanabilirliği tartışmalı. Euro Bölgesi’ne dahil olmamakla, “TL zone” oluşturma konseptinin tamamen farklı olduğuna dikkat çeken AB yetkilileri, ilkinin belli şartlar altında mümkün olduğunu belirtirken, detaylarını bilmemekle birlikte ikincisinin hayata geçirilmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyorlar.
AB’den bir yetkili, “Üyelik aşamasına gelmeden bu tür bir tartışma yapılmasının dikkat çekici olduğunu söylemek gerek” dedi. “TL zone” fikri Brüksel’de biraz “garip” karşılandı. Verilen ortak mesajı, “Uygulanabileceğini pek ihtimal dahilinde görmüyoruz” şeklinde özetlemek mümkün. Euro Bölgesi üyeliği tüm üyelerden beklenen bir adım. İngiltere ve Danimarka istisna. İsveç de yasal düzenlemeyi yapmadığı için bölge dışında. 2004 ve 2007’deki son genişleme dalgalarında üye olan ülkeler de katılım antlaşmaları gereği gerekli kriterleri karşıladıklarında Euro Bölgesi’ne dahil olma taahhüdü altındalar.
GÜVEN ÖZALP Brüksel

continue reading

Şener'den CHP heyetinin ziyaretine tepki

JAN29


Şener'den CHP heyetinin ziyaretine tepki

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Grup Başkanvekili Muharrem İnce ve Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın Trabzonspor Kulübü'nü ziyaret ederek Asbaşkan Nevzat Şakar'la görüşmesi, Başkan Sadri Şener'in tepkisini çekti

ÖMÜR AVCI - TRABZON / DHA

Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun şikeden ceza alanları kabul edip övdüğünü belirterek, "Sonra da kendisi gelmeyip grup başkanvekillerini gönderiyor. Olmadı, hiç olmadı. Çok şaşkınım ve tepkiliyim. Bu ziyaretten benim haberim yok. Bana da sorulmalıydı. CHP Trabzonspor'u bir şartla ziyaret edebilir. O da özür dilemek için" dedi.
Sadri Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben niye mücadele ediyorum? Niye bu kadar mahkemelerde uğraştık. Sayın Kılıçdaroğlu, 'Kupa Fener'in' diyor. Biz niye bu kadar mahkemelere, avukatlara para harcıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP'ye yakışan Trabzonspor'dan özür dilemektir. Bu işin sorumluluğunu almıyorum. Bunun sorumluluğunu almam."

continue reading

Erdal İnönü’nün ölümünün 5. yılında eşine ‘Yalıyı boşalt’ baskısı

JAN29


Erdal İnönü’nün ölümünün 5. yılında eşine ‘Yalıyı boşalt’ baskısı

Müze olacaktı icra geldi

Erdal İnönü’nün “Benden sonra müze olsun” dediği yalısına icra geldi. Tasfiye Kurulu, kefil olduğu kredi borcu yüzünden Sevinç İnönü’nün malvarlığına el koydu. Yalının da tahliyesini istedi. İnönü’nün ardından, çalıştığı enstitüdeki odası boşaltıldı, kurduğu TÜBA lağvedildi. Arşivi koliler içinde depoya kaldırıldı

Sevinç İnönü’yü ziyarete gittim geçenlerde... Erdal İnönü’yle yapılmış son söyleşi olan “AnkaKuşu” kitabının Can Yayınları’ndan çıkan yeni baskısını götürdüm.
Sevindi, ama mutsuz görünüyordu.
Anadoluhisarı’ndaki emektar yalının bahçesinde oturduk.
Yalı hayli bakımsızdı. Dış cephesinin boyaları dökülmüş, iskelesinin taşları kırılmıştı.
Yalının hikayesini, daha önce aynı bahçede Erdal Bey’den dinlemiştim. İsmet Paşa, öğrenciliği boyunca çocukları için para biriktirmiş. Erdal Bey, o paralarla Ankara’da bir ev almış. Sonra o evi ve İstanbul’daki iki kooperatif dairesini satıp bu yalıyı almış.
Ancak 20 yılda oturulur hale getirebilmişler.
“Mal mülk sevmediğim ve eşimden önce öleceğimi bildiğim için yalıyı tapuda eşimin üzerine yaptırdım” demişti.
Çocukları olmadığı için bu yalının kendilerinden sonra bir araştırma merkezi ve müze olmasını arzu etmişlerdi. Bu amaçla da bir vakıf kurup yalıyı vakfa devretmişlerdi.
O sohbette öğrendim ki, yalıya icra gelmiş. Ve Tasfiye Kurulu, Sevinç İnönü’ye yalıdan çıkmasını söylemiş.
“Çok huzursuzum” dedi Sevinç Hanım:
“Bu karar başımın üstünde Demokles’in Kılıcı gibi sallanıyor. Kimse de yardım etmiyor.”

Yalıya el kondu
Konuyu özetleyeyim:
Sevinç İnönü’nün armatör olan küçük kardeşinin şirketine Erdal-Sevinç İnönü de küçük hisseyle ortak olmuşlardı. Yıllar önce bu şirket, gemi alımı için kredi çekmişti. Bu alımda da Sevinç İnönü (kendi deyimiyle “maalesef”) kefil olmuştu. Kredi geri ödenemeyince Sevinç Hanım’a ait gayrimenkule el kondu. Tarihi yalı da el konulan gayrimenkul arasına girdi.
Oysa İnönüler, kredi alınmadan önce yalıyı Vakfa devretmişlerdi. Banka bu devri “muvazaalı” saydı. Hatta Erdal Bey, son yıllarında parti kurmaya kalkıştığında karşısına bu dosya çıkarılmıştı. Sonrasını Sevinç İnönü anlattı:

Erdal aklında bununla vefat etti
“Erdal da çok üzülüyordu buna... Aklında bu konu olduğu halde vefat etti. Çok huzursuzdu. Bana bir şey söylemedi, ama biliyorum öyle olduğunu...  “Erdal’ın vefatından sonra bankanın açtığı ‘muvazaa’ davasını kaybettik. 13 yıl içinde Beykoz’daki yerel mahkeme kararı üç kez bozdu, ama her seferinde Yargıtay aleyhimize karar verdi. Son olarak da icraya verdiler. Yalının icrada satış tarihi bile ilan edildi. Çok komik bir bedel koydular. Yine itiraz ettik. Şimdi son karar bekleniyor.”
Sevinç İnönü, hem bu dava yüzünden hem de maddi yetersizlikten yalıya dokunamıyormuş. Şimdi bir grup avukatla hukuk mücadelesi veriyor.

Çıkarılacak mı?
Kaybederse, yalıdan çıkarılacak mı?
“Hayır” diyor:
“Çıkmaya niyetli değilim. İntifa hakkım var. Burası satılsa bile ben burada oturacağım. ’İntifa hakkını da kaldırırız’ diye de tehdit ettiler. Kanunen buna yetkileri yok, ama biliyorsunuz bankaların gözü kara... ‘Biz alacağımızı alalım da sonrası tufan’ diyorlar. Bir uzlaşma arıyoruz, ama sonuç çıkmıyor. Bankanın tehdidi sürüyor.”

Bir kurtarıcı çıkar mı?
Kişisel bir dava gibi görünüyor, ama orası Türkiye’nin tarihsel, bilimsel, siyasal tarihine damga vurmuş Erdal İnönü’nün, “Benden sonra müze olsun” dediği mekan...
Şimdi bir uzlaşma sağlanamaması, eşinin bu mücadelede yalnız bırakılması, destek verebilecek olanların telefonlara çıkmaması gerçekten üzücü...
Bir üniversite ya da bilime, kültüre duyarlı bir işadamı, yalıyı sahiplenip orayı İnönü’nün vasiyetine uygun şekilde değerlendiremez mi? Bu miras, müzeye çevrilemez mi?
Sevinç İnönü, hayal kırıklığına uğradığını söyledi.
Fotoğraf: Ozan Güzelce

Unutturma kampanyası
Vefatından sonraki 5 yıla bakıldığında, “yalı davası”nın tek örnek olmadığını, Erdal İnönü adının pek çok alanda ihmal edildiğini, adeta unutturulmak istendiğini görüyoruz.
Kurucusu olduğu özerk Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), geçen yıl bir kararname ile Hükümet kontrolüne alındı. Akademisyenler, bu müdahaleye isyan edip ayrıldı. Sevinç Hanım’ın tabiriyle “Erdal İnönü’nün bilimsel mirası” da elden gitti. Erdal Bey’in son çalışması, Cumhuriyet döneminde 6 temel bilimde yapılan araştırmaları tanıtan 6 ciltlik bibliyografyaydı. 2 cildi yayımlandı, 4 cilt, bir türlü güncellenip basılamadı.
En son çalışmalarını yaptığı Feza Gürsey Enstitüsü, Gebze’de ilgisiz bir enstitüye bağlanarak kapatıldı. Oradaki ekip dağıldı. Sevinç İnönü, eşinin odasını gidip bizzat topladı, kitaplarını, notlarını, plaketlerini kolilere doldurup eve taşıdı.
Bunlarla birlikte Erdal Bey’in arşivini, Sabancı Üniversitesi’ne bağışladı. Üniversite, bunlar içinden bazı kitapları kütüphanesine kattı. Gerisini olduğu gibi Sevinç İnönü’ye iade etti. O arşivi gördüm:
Erdal Bey’in kitapları, mektupları, notları, defterleri, kutular içinde tasnif bekliyordu. Özellikle temel bilimlerden bir akademisyenin yapabileceği bir çalışmaydı. Sevinç Hanım, evdeki deponun su basma tehlikesi ve yer sıkıntısı nedeniyle bu arşivi kolilere koyup Maltepe’de kiraladığı bir depoya kaldırdı. Arşiv şimdi orada, vakit ayırıp ilgilenecek bir gönüllü bekliyor.
Ya rektörlüğünü yaptığı Ortadoğu Teknik Üniversitesi?
Yıllarını verdiği Boğaziçi Üniversitesi?
“Beni en çok onlar hayal kırıklığına uğrattı” diyor Sevinç İnönü; “Bu iki üniversitede de Erdal’ın çok emeği var. Özellikle ODTÜ’nün kuruluşunda, temel bilimlerin altın çağını yaşamasında, Erdal’la arkadaşlarının büyük katkısı oldu.
İlk yıl bir anma yaptılar, ondan sonra ilgilenmediler, vefasız davrandılar maalesef. Ama bu, o kurumlara özgü değil. Maalesef Türkiye genelinde bir hafıza kaybı ve vefasızlık var.”
“Bu manzara karşısında kırgın mısınız” diye sordum:
“Kimseye kırgın değilim” dedi Sevinç Hanım: “Erdal’la çok yakın çalıştıkları halde ölümünden sonra hiç aramayan, onu unutmuş görünen arkadaşları var, ama çok yakından ilgilenenler de var. Hepsine benden selam olsun.”
Sevinç İnönü: Onu özlemediğim an yok
Erdal İnönü, dün mezarı başında sade bir törenle anıldı. Cumartesi günü de saat 14.30’da Gayrettepe Dedeman Oteli’nde, TÜSES’in düzenlediği, “Güneydoğu Raporu”nun tartışılacağı bir panelde anılacak. Panele Fikri Sağlar ve Sırrı Sakık katılacak.
Kültür Üniversitesi, 5 yıldır şubat ayında “Erdal İnönü günü” başlığıyla konferanslar düzenliyor. Sevinç İnönü’ye, “Peki siz onu en çok hangi durumlarda anıyor, ‘Ah şimdi yanımsa olsaydı’ diyorsunuz” diye sordum; şöyle cevapladı:
“Onu aramadığım, özlem duymadığım zaman yok. Yalnız kaldığımda, eş dostla bir aradayken, güzel bir şey gördüğümde, bir konsere gittiğimde, her daim yokluğunu etrafımda hissediyorum ve onu özlüyorum.”
 31 Ekim 2007 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde tedavi gördüğü hastanede 81 yaşında hayatını kaybeden merhum Erdal İnönü için Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi. Törene sadece 15 kişinin katılması ise dikkat çekti.
CHP daha etkin muhalefet yapmalı”
Peki Sevinç İnönü, eski bir genel başkanın eşi ve politikaya ilgili bir yurttaş olarak CHP’yi nasıl görüyor? İşte cevabı:
“CHP’yi, İnönü ailesinin bir ferdi ve bir seçmen olarak izliyorum. Yaptıkları muhalefeti yeterinceetkin bulmuyorum. Partinin daha etkili olması lazım.  “Kemal Bey gayretli, iyi niyetli, fakat yeterince destek mi göremiyor, tam anlamış değilim.” “Bir de parti içinde çok farklı seslerin çıkması, ortak bir ses çıkarılmaması bizi rahatsız ediyor. Erdal döneminde de vardı bu...
Sosyal demokrat partiler diğer sağ partiler gibi tek sesli değildir, demokratiktir, ama bunun da bir ölçüsü olmak gerekir.  Bazı konularda tek ses çıkmalı.”

continue reading